aktif doğum pozisyonları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Michaela'nın doğal doğum hikayesi




      Annemiz beni bulduğunda henüz 16 haftalıktı. Türkiye'ye geldiğinde duydukları onu çok şaşırtmış. Çünkü kendi ülkesi olan Slovakya'da bizim için yeni denebilecek bir çok şey uygulanmaktaymış. Yani aktif doğum için izin, uygun ortam koşulları , ten tene temas, göbek kordonunun geç kesilmesi, ebe ile bire bir çalışma gibi şeylerin yerine başka rutinlerin olduğunu görünce hem biraz korkmuş, hem de şaşırmış...

     Karşımda ne istediğini bilen bir anne görmek beni çok mutlu etmişti. Aynı şekilde bilgilerini eşi Uğur ile de paylaşmıştı ve her aşamada birlikte karar alarak doğumlarını en güzel hale getirmek için planlıyorlardı. Doğum yaklaşınca artık hastane, doktor tercihlerini yapıp görüşmelerimizi sıklaştırdık.

     Michaela bir dansçı ve bedenini çok iyi tanıdığı için doğum konusunda güvenim tamdı.Gebeliği boyunca yoga da yapmıştı. Çünkü bedensel faaliyetler sadece fiziksel olarak fayda sağlamaz. Konsantrasyon, inanç, mutluluk, stresten arınma,etkin nefes alma gibi bir çok pozitif katkı sağlar. Tüm bunlar doğumun yön belirleyicileridir. Bu yüzden yoga yapılmasını özellikle çok önemli buluyorum.

    6 eylül pazar sabahı telefonum çaldı. Bebeğimiz 38. haftasında gelişimini tamamlamış ve gelmeye karar vermişti. Uğur; "seni ne için aradığımı tahmin edebiliyorsun değil mi?" dedi.  :) Evlerimiz yürüme mesafesinde olduğundan mini hastane niteliğindeki valizimi de çekerek yola koyuldum.
   
Ten tene temas her ailenin hakkı


      Eve gittiğimde harika görünen ve hatta o gün daha bir güzel görünen bir anne buldum :). Evin içinde dolaşıyor, aktif pozisyonları deniyor ve bizimle şakalaşıyordu. İlk muayenede 3 cm açıklığı vardı ve huzurla dalgalarını karşılamaya devam etti. Eşi Uğur her adımda kendisini destekledi. Dünya tatlısı bir köpekleri var ki o bambaşka bir şey :) Heyecanla evin içinde dolaştı. Sanki bebeğin gelişini hissetmiş gibiydi.

Emzirme maratonu başlasın :)


     Zaman ilerledikçe masaj, reflexoloji, gevşeme, aktif doğum pozisyonları gibi doğumu ilerletecek ve kolaylaştıracak yöntemleri uyguladık. Michaella kendi evinde doğum için gerekli olan oksitosin, ağrı kesici hormon olan endorfini kolaylıkla salgıladı. Tabi başından beri doktorumuzla iletişim halindeydik. Annemiz her dalgayı o kadar güzel karşılıyor ve dediklerimi o kadar güzel uyguluyordu ki 09.00 gibi gittiğimde 3 cm olan rahim açıklığı saat 13.00 sularında 8 cm ulaşmıştı. Ev ve hastane mesafesi az olduğundan doktorun da onayıyla uzun süre evde kaldık. Gittiğimizde 9 cm olmuştu bile. Yaklaşık 1,5 saat daha hastanede nefes ve pozisyonlara devam ettik. Yer yer doktorumuzla iç güdülerini dinlemesi için yönlendirdik.Hiç ilaç kullanılmadı. Anne ve bebek aslında doğaları gereği ne yapmaları gerektiğini bilirler. Yeter ki fazla araya girilmesin. Fazla gürültü yapılmasın ve mümkün olduğunca ( gerçek tıbbi nedenler hariç ) müdahale edilmesin... Nihayetinde bebeğimizin başı göründü ve bir kaç ıkınma sonrası doğum bölgesinde sıyrık bile olmadan yumuşakça geldi bebeğimiz annesinin göğsüne. Orada bakışıp ilk aşklarını yaşadılar.Gördüğüm en güzel doğumlardan biriydi. Her şey tam da annemizin istediği gibi olmuştu. O giyinip, toparlanırken bebeğimiz babası ile ten tene temas yapmak üzere kucağına verildi. Babasının ilk konuşmasını nasıl dinlediğini hatırlıyorum. Bebeklerle konuşun. Her şeyi anlıyorlar :)

Temel amacımız sağlıklı anne ve sağlıklı bebek


      Yavaş yavaş doğumhaneden hep birlikte yürüyerek odalarına geçtik. Bebeğimiz hemen emmeye başladı. Anne, bebek ve babayı aile olmaları için yalnız bıraktık. Bir hikaye daha ömrümüze ömür kattı tabi. :)

Ve sonuç muhteşem...


      Ülkemizde tüm bu uygulamaların rutin haline geldiğini görmek ümidiyle başka bir hikayede görüşmek üzere hepinizi selamlıyorum.

      Sosyal medyadan takip için aşağıdaki linklere başvurabilirsiniz.


             Facebook sayfama katılmak için tıklayınız

             Facebook grubuma katılmak için tıklayınız

             İnstagramdan takip etmek için tıklayınız

             Twitterdan takip için tıklayınız




Merve'nin doğal doğum hikayesi...

   

       
  Merve ile 35. haftasında tanıştık. O zamana kadar doğuma hazırlık eğitimini almış, doktor ve doğum ile ilgili tercihlerini yapmıştı. Hemen buluşup bir şeyler içerek sohbet ettik. O gün bebeğinin doğumu için ne kadar heyecanlı olduğunu gördüm. Ardından bana aklında kalan her şeyi sordu. Doğumda izleyeceğimiz yolu konuştuk ve o güzel günde görüşmek üzere birbirimizi uğurladık...

         38. haftasında Doktor Şule Bilgiç Selman ile olan rutin muayenesine gitmiş. O da nesiydi? Kendi bile fark etmeden rahim açıklığı 6 cm olmuş. Şule hanım beni arayıp " yavaş yavaş hastanede buluşun, çalışmalarınıza başlayın" demişti. O sırada aynı heyecanlı konuşmayı Merve ile de yaptık. :)
Bir saat içerisinde hastanede buluştuk. Kocaman gülümsemesiyle bana doğru geldi. Odamıza yerleştik. İşlemler yapıldıktan sonra hemen aktif doğum pozisyonlarıyla işe başladık, bu pozisyonlar sayesinde bebeğimiz kolayca yol aldı.Odamızda pilates topu dahi vardı. :) Olumlamalar,gevşeme, imgeleme,masaj, refleksoloji, nefes çalışmaları Merveyi gevşeterek hem ağrı algısını değiştirdi, hem de bebeğin dünyaya yumuşakça gelmesine yardım etti. Aynı zamanda Merve sürekli bebeği ile konuştu, çağırdı...

         Bir noktada doğum yavaşlayınca işin içerisine psikolojinin girdiğini anlamamız zor olmadı.  Doğum Psikologlarımızdan Reyhan Çakmak Yeşilova bize telefonda  tavsiyelerde bulundu. Çok uzun süre geçmeden bebeğimiz artık hazırım demeye başladı ve hep birlikte doğumhaneye çıktık. Ama ne çıkış... :)

         Doğumhane iki kat yukarıdaydı ve doktorumuzun tavsiyesi ile merdivenlerden çıktık. Merdiven çıkmak, pelvise çok farklı açılar kazandırdığı için doğuma +1 puan daha kazandırdı. Merve aktif doğum pozisyonlarına orada da devam etti. Ortamda onu rahatsız edecek ışık, gürültü gibi şeyleri minimuma indirdik. 

        Yavaş yavaş bebeği göğsüne almaya hazırdı.Şule hanımın yönlendirmeleri, duaları, Ikınma teknikleri ve biraz da destekle minik Ayşe Bilge annesinin güvenli rahminden, güvenli göğsüne geçiş yaptı. Kordonu geç klemplendi. Böylece plesentadaki fazla kan bedenine geri döndü. Vajinal doğumla annesinin bakterilerini alarak doğal koruyucu florasını oluşturdu. Sonrasında annesinin göğsünü yalamaya başlayarak yine yararlı bakterileri alarak florasını güçlendirdi. Yaklaşık bek on dakika içerisinde aranmaya ve emmeye başladı. O anlarda Merve ve bebeğinin ne kadar güzel olduklarını anlatamam. Ten tene temasları tam da istediğimiz gibi oldu. Minik Ayşe Bilge kafasını kaldırıp annesine baktı. O an ilk aşklarını yaşayarak ömür boyu etkilenecek oldukları güvenli bağlanmaları gerçekleşti.

        Merve'nin bakımları yapılırken doğumhanenin diğer bölümüne babamızı aldık. Bebeği kucağıma verdiğimde göz göze bakıştılar ( abartı yok, net olarak bakıştılar ). Annemiz de hazır olduğunda baba kucağında bebeğimiz, benle el ele annemiz tekerlekli sandalyeye ihtiyaç olmadan odaya indik. Koridordaki halimiz görülmeye değerdi. Hastane havlularına sarılmış bir bebek ve baba, el ele tutuşmuş yürüyen pek de yeni doğum yapmış gibi görünmeyen bir anne ve ebe :) İnsanların anlam veremeyen bakışları arasında odaya girdik. Merve yatağına geçince miniği tekrar göğsüne yatırdık ve emmeye devam etti.

       Bebekler doğduktan sonra genellikle bebek odasına götürülür. Doğum yaptığı hastanenin eski iş yerim olması rahatlığı ile bakım malzemelerini odaya indirdim. Bebeğin boyu, kilosu, ayak izi ve aşılarını orada yaptım. Toplamda beş dakika sürmedi ve artık giydirmeliyiz dedik ve onu da hallettikten sonra bebişi anne göğsüne tekrar teslim ederek ev ziyaretinde buluşmak üzere yanlarından ayrıldım.

       
Bir kaç gün sonra evde buluştuk. Merve'yi mutlu görmek beni çok sevindirdi. Amacımız sağlıklı anne ve sağlıklı bebek ve bunun içerisinde doğum sonrası annenin mutlu olması da dahil. Bebek ve kendi ile ilgili sorularını sordu. Bir kaç pratik bilgi ve teknikle bebek bakımını kolaylaştırdığımızı düşünüyorum. Acaba doğru mu yapıyorum dediği şeylerde her anneye dedğim gibi ona da şunu dedim; sadece iç güdülerini dinle. Bebeğinin ihtiyacı olan şeyleri senden iyi kimse bilemez. Sen onun için en iyi ve en mükemmelisin...

       Yarınlarımızda her anne ve bebeğin böyle güzel doğumları olsun dilerim ki. Bu hikayeyi okuyan anne adaylarına vurgulamam gereken şey; bizler sizin serüveninizde yardım eden kişileriz. Doğum anne ve bebeğin işidir. Bunun için araştırın, eğitim alın. Doğumdan korkmayın! Korkmamak için bilinçlenin. :)

        Bu güzel hikayeyi bizlere hediye ettiği ve paylaşmak istediği için önce sevgili Merve'ye, doğumu yöneten Doktor Şule Bilgiç Selman'a ve emeği geçen diğer herkese teşekkür ediyorum. :)


                                                                                                              Serap SAĞIR

                                                                                                 Ebe, Doğuma hazırlık eğiticisi, 
                                                                                          Hamile masaj terapisti ve Yoga eğitmeni
Sosyal medyadan takip etmek isterseniz;

Facebook grup linki:  G-ebe

Facebook sayfam: ebe Serap Sağır
                                                                                 




EZGİ'NİN DOĞUMA HAZIRLIK VE DOĞUM HİKAYESİ

 
Ezgi ve Ben :)
        Aylardan Şubat, Ezgi ile bir şekilde kesişiyor yollarımız ve telefonda bana doğumda destek istediğini söylüyor. Ben de seve seve yardımcı olabileceğimi ancak doğumda birlikte hareket edebilmek, o ana kadar olan süreçte daha iyi hazırlanmak ve doğum tercihlerini belirleyebilmeleri adına doğuma hazırlık eğitimine davet ediyorum. Hemen o an aklındaki her şeyi soruyor ve kaydını gerçekleştiriyor. Eğitim tarihinde buluşmak üzere veda ediyoruz birbirimize.
 
Eğitimimizi özetleyen kolaj 
Beklenen gün gelip çatıyor. O gün kar yağışı İstanbul'u felç ettiği için eğitimi bir sonraki haftaya erteliyoruz. Bir sonraki hafta yine kar yağıyor, herkes bu eğitimi heyecanla bekliyor tabi. Ezgi ve Ramazan'da Küçükçekmece'den Nişantaşı'na yolculuğa çıkıyorlar ama ne mümkün kar izin vermiyor. Bu arada diğer katılımcılarda aynı gayret içerisinde. Her iki karlı günün de eğitim günü olan salıya denk gelmesine şaşırarak, risk alıp bir sonraki salı görüşmek üzere tekrar sözleşiyoruz. Bu uzayan süreç heves kaçırmış olabilir diye düşünürken buluştuğumuz anda daha da motive ettiğini gördüm. On üç kişi olarak başladığımız eğitimimizde çok eğlendik, konuştuk, planladık ve birbirimizi çok sevdik...

       Eğitime ilk geldikleri gün doğum hakkında özel olarak konuştuk. Doktorunun doğumhaneye kimseyi almayacağını ve sadece sancı sürecinde destek istediğini belirtti. O nasıl rahat edecekse öyle olacağı konusunda anlaştık. Eğitimden sonra iletişimimizi hiç koparmadık. Diğer arkadaşlarımızla birlikte ebe-gebe buluşması, ev ziyareti, o ev ziyaretinde Ezgi'nin annesinin memleketten gönderdiği güzel yemekleri gebecimizin şeker problemi ve babacımızın diyette olmasını fırsat bilerek boool bool yemem gibi bir sürü güzel zaman geçirdik.

    Zaman akıp giderken çekirdek aile tercihlerini belirlemeye başlamıştı bile. Mesela bebek doğduktan sonra hemen kucağına verilsin ve ten tene temas gerçekleşsin, bebek mümkünse bir süre orada kalsın istiyorlardı. Anne- baba, çocuk psikoloğu olarak anlattıklarımı kendi bilimsel bakış açılarıyla değerlendirmiş ve ilk bağlanmanın öneminin farkında olarak ilerliyorlardı doğum yolculuklarına... Bunun yanında bir çok doğum tercihleri vardı. İlk olarak doktorlarına ten tene temastan bahsetmişler ve eğer böyle bir şey istiyorsanız belge imzalayacaksınız. Ben sorumluluk alamam yanıtını almışlar. Ezgi bana durumu anlattığında kendisini bebeğin yerine koyup düşünmesini istedim. Anne rahmindesin. Mükemmel biçimde korunuyorsun ve ortam çok huzurlu. Sonra bir gün bir şeyler oluyor ve başka bir dünyaya geçiyorsun. Orada gitmek istediğin yer tanımadığın insanların elinde, bir müdahale masasında olmak ve işlemler mi? yoksa annenin sıcak ve güvenli kucağı mı olurdu? Cevabı yazmıyorum. Bence net...
 
      Bir süre sonra Ezgi bana doktor değiştirmek istediğini ve Dr. Şule Bilgiç Selman' a gitmek isteğini söyledi. Çok sevindim çünkü bakış açılarımız aynı. Tüm tercihlerine izin verecek ve destekleyecekti. İşin sadece doktorda ve ebede bitmediğini bilen Ezgi ve Ramazan eğitimde aldıkları bilgilerle hazırlıklarına devam ettiler. Nefes çalışmaları, gevşeme teknikleri, masaj... O güne sevgi ve disiplinle hazırlandilar. Ezgi gösterdiğim ufak tefek yoga egzersizlerini düzenli olarak yaptı. Yürüyüşlere çıktı. Aklına takılan her şeyi sordu ve eşinin de desteğiyle hep güvende hissetti. Bu arada doktor değiştirirken kendisine nedenlerini bir bir anlatarak sevgiyle vedalaştı.
 
Bizi ele veren fotoğraf
      Bir gün doktor muayenesine gittiklerinde karşılaştık. Yukarıdaki anlattıklarım olurken fazla kaynaştığımızdan ordan çıkıp hemen karşımızdaki   <3 muhallebiciye  <3 atıyoruz kendimizi. Ezgi bi topçuk dondurma, ben ve Ramazan Allah ne verdiyse yerken bir de utanmadan selfie çekip facebooka koyuyoruz. Eee gebe diyette. :) Kaçamağımız sosyal medyada doktorumuza yakalanmakla komik bir hal alıyor. Sule hanım ekmek yiyen insan görmüş Canan Karatay gibi azarlıyor bizi. :) Bir daha yapar mıyız? Yapmayııııııııııııız. :)
 
      Bu şekilde saatler günleri, günler haftaları kovalarken Ezgi 39. haftasına giriyor. Tabi bööyle uzun boyu ve top göbekli manken fiziği biraz canımı sıksa da kıskançlığımı fazla belli etmemeye çalışaraktan bekliyorum :) Var böyle kadınlar. Göbekte çatlak yok falan. İnsan hayret ediyor sayın seyirciler! Yalancı gebelik mi acaba? :) diye düşündüğüm sıralarda Ezgi' nin nişanı geliyor!!!

    Telefonda konuşuyoruz ki, onlar zaten sıralamanın nasıl geliştiğini eğitimde iyice kavradıklarından günlük hayatlarına devam ediyorlar. Tabi bu heyecanla torun bekleyen anneanne için geçerli bir durum değil. Ezgi annesine nişanım geldi dediğinde annesi çabucak yan odaya geçip kıyafetlerini hazırlamaya başlamış. Ezgi zamanının olduğunu söyleyince orada hazır hali ile bırakıp benim de geldiğim süreçte bize annelik yapmaya devam etmişti. :)

 


Ramazan'dan bana makat geliş muhallebisi :)
Ertesi gün Ezgi ufak ufak dalgalarının başladığını haber veriyor. Ben hazırlık dalgaları olduğunu biliyorum ama içimiz rahat etsin diye alıp doğum bohçamı yollara düşüyorum. Eve gittiğimde bir de bakıyorum ki ne göreyim!!! Bebek doğmak üzere!!! Şaka şaka, doğum falan yok. Düşündüğüm gibi daha vakit var. E benim de vaktim var diyerek kuruyorum çadırımı bu erkenci ikilinin evine. Hem neden geri dönecekmişim ki? Yemekler çok güzel, arkadaşlar çok eğlenceli, yani ortam bi harika dostum :).

     Bilen bilir. Ben çok yemek yerim. Bütçesini düşünen beni erkenden doğuma çağırmaz. Bu arkadaşlar bir hata yaptılar ve bedeli ağır oldu. Evet evet hem de çok ağır. Ama faydaları olmadı mı? Tabi ki oldu. Ezgi sürekli bir şeyler getirip götürmekten aktif olmak durumunda kaldı. Aktif doğum dediğimiz şeyi siz ne sanmıştınız pardon? :) Gülmeli komiklikli bir gün geçirdik birlikte. Ortamımız hep pozitif, hep neşeliydi...

 

Oraya gittiğimde beni bir sürpriz bekliyordu. Ramazan deriden üçümüze de güç yüzükleri yapmıştı. İkisininkinin dikiş yerleri x şeklinde benimkinin ise = şeklindeydi. Kısmetim kapanmasın diyeymiş. Ayrıntılarınızda boğulayım sizin e mi! :)
     Dedim ki; doğum yapmıyorsan ben gidip yoga dersi vereceğim. Zaten anneannemizin bile hevesi kaçmış ben o zaman kıyafetlerimi kaldırayım demişti. :) Geleneksel olarak gebelerim parşembe günleri doğum yapmayı tercih ederler ve o gün mutlaka yoga dersim iptal olur. Ezgi de bu düzeni bozmak istememişti. Hem nasıl isteyebilirdi ki insan? Perşembeleri doğum yapmak çok güzel oluyormuştu... Gece 4 gibi başlamış ufak ufak dalgalar. Ebe uyuyor... Uyandırmamışlar.




     Bu arada Ezgi' nin ilginç kurgulu rüyalarından hiç bahsetmedim. Ramazan'ın babannesi ebeymişte ben gitmiyomuşum da o doğurtuyormuş. Bir başkasında hastaneye gidiyolarmışta ebem nerde ben ebemsiz doğurmam diyip doğurmuyormuş. Nitekim doğum başlamadan eve gelen ebenin verdiği rahatlıkla sabah 8'e kadar dalgaları karşılamışlar. 9 ' a doğru Ramazan kalkıp işe gidiyor. Adamdaki rahatlığa bakar mısınız? Karısı doğum yapıyor ve o kalkıp işe gi-di-yor!

 
      Gitcek tabi ki. Çünkü henüz doğumun başlarında olduğumuzun ve ilerlemenin zamanla olacağının farkında. Doğumda zamana saygının ne kadar önemli olduğunu bilse de kalbinin pır pır olduğunu bilmiyoruz sanma Elif'in babası. :) Onu habersiz bırakmayarak başlıyoruz Ezgi'yle çalışmalarımıza. Önce muayene ediyorum ve açıklığının 2,5 cm olduğunu anlıyoruz. Pilates topumuz tüm ihtişamıyla salonda duruyor. Ezgi topu görünce bi seviniyo bi seviniyo!
Dur diyorum. Şimdi doğum yapacaksın. Oyun zamanı değil. :) Önce kendini topun üzerine sarılarak bırakıyor. Fonda İbrahim Tatlıses başlıyoruz endorfin masajına. Fondaki meditasyon müziği de olabilir net hatırlamıyorum. Gevşeme çalışmaları, olumlamalar, nefes egzersizleri... Ezgi o kadar uyumlu ki, uyarmama gerek bile kalmıyor. Hazırlık o kadar iyi yapılmış ki, süreç su gibi akıp gidiyor. Aktif doğum pozisyonlarını bir bir uyguluyoruz ve bu sefer gerçekten çay getir götürü yaptırmıyorum.:) Bir kaç saat sonraki muayene bulgumuz 4,5 cm. Doktorumuzla iletişime geçiyoruz ve artık hastaneye gitmek üzere bağımsız baba adayı Ramazan'a haber veriyoruz. Veeeeee yoldayız!
Ezgi yüzüğünü Şule hanıma devrettikten sonra...


    Hastaneye vardığımızda Ezgi'nin 6 cm olduğunu öğreniyoruz. Her şey harika! Saatler 14.00'ı gösterirken tüm gözler Ezgi'nin üzerinde.

    Bebek kucağa verildiğinde neler olacak? Duygusal dakikalar! Baba Ramazan' ın en neşeli halleri! Az sonra bu hastanede!!! :)

    Süreç ilerlerken Ramazan her adımda Ezgi'nin yanında. Kulağına cesaret verici şeyler söylüyor. Masajlar yapıyor ve nedenini anlamadığımız biçimde sürekli telefonla ilgileniyor.( İnkar etme tüm resimlerde öylesin. Belgelerle konuşurum ben). :) O kadar güzel idare etti ki her şeyi, ifade etmek zor. Arayanlara bilgi vermek, sürece saygı duymak ve beklemek, karımı sezaryene alın diyip kurtarıcı olmaya çalışmadan ,eşinin yanında sağlam durmaktı bu babanın yaptıkları.

    Suni sancı yok, lavman yok, türlü serumlar yok, kaşları çatmak yok, omuzları kasmak yok, nefesi ihmal etmek yok, hareketsiz kalmak yok, olumsuz cümleler yok, kaygı yok, stres yok...

    Ebe var, eş desteği var, süreci destekleyen doktor ve hastane var, yeme içme özgürlüğü var, olumlama var, gevşeme var, bilinçlilik var...

    Doğumda ihtiyaç duyduğumuz her şey var, ihtiyaç duymadığımız ve süreci etkileyen hiç bir şey yoktu.

 
Ve yine selfiede iddialıyım!
  Ve artık vakit gelmişti. Elif bebek gelmeye hazır olduğunda doğumhaneye geçtik. Ezgi nefeslerine devam etti. Her dakika bebeği ona bir adım daha yaklaşırken el eleydik. Diğer elimle de kamera açmaya çalışan ben kendim doğum yapıyormuş kadar şendim. :) Şule hanım bebeğin doğumuna yardım ederken dualarını eksik etmiyordu. Anneanne ve babamız kapıda heyecan içinde. Bir kaç düzenli ıkınma sonrası Elif bebek geldi ve doğrudan annesinin göğsüne yatırıldı. Saat 16:45... O anı kameraya çektim. Şimdilerde sürekli hatırlayıp gülüyoruz. Ezgi şaşkın şaşkın bana "Seraaaaaap ama bu çok güzeeeel" diyordu. Onların aşk dolu ilk anları devam ederken göbek kordonu hala kesilmemişti...

    Bir süre sonra Ramazan ve Ezgi doğum odasında buluştular ve artık bir çocuklu çekirdek aile olmanın verdiği sarhoşluğu yaşıyolardı.Bir de Ramazan Ezgi' ye kahramanım oldun dedi. O şeydi biraz.. Ne bileyim duygusal...  Ay ağlıycam. Bana nooooluyosa! :)

    Elif bebek malumunuz uzun yoldan geldi. Ebesi de ben olduğumdan çekmiş olsa gerek ki biraz iştahlı çıktı. Annesini emdi. Sonra yine emdi. Yine... Son aldığım bilgilere göre emme konusunda ısrarlıymış hanımefendi. Emmeye ara verdiği bir anda dedik ki; nedenmiş? sadece anneyle mi ten tene temas olurmuş? Elif'in kıyafetlerini çıkarırken " yoksa, yoksa babama mı gideceğim" der gibi bakıyordu. "Evet yavrum evet babana gidiyosun duygulu çocuğum "der gibi baktım. :) Ramazan'ın göğsüne yatırdığım anda gözleri doldu ve "biz çok doğru bir şey yapmışız." dedi. Duygulu çocuğum diyodum ya hani. Döndüm bir de ona baktım durum ne diye. Babasının boynunu emmeye çalışıyor. Meğer heyecanı babayı da emilebilen bir şey sandığındanmış. Neyse evlat sonuçta. Bir de ikizler burcu. Alışın bunlara derim. :)

   Benim ödülüm mü? Sadece bir cümleye sığacak kadar net! : "iyi ki vardın Serap."
Ya da tatlıydı ödülüm. Bak şimdi tam şaapamadım :)





   Bir başka güzel doğum macerasında görüşmek üzere, doğum yolculuğuna başlamış her anne babayı selamlıyor ve tüm babaların babalar gününü kutluyorum. En çok da Ramazan' ın... :)

          Sevgilerimle :)
        Ebe Serap Sağır
         05422199144
 serapsagir86@gmail.com

 

CEYDA'NIN DOĞUM HİKAYESİ...

                        Bugün sizlere çok güzel bir doğum hikayesi aktarmak istiyorum. Yaklaşık 35. haftasında Dr. Şule Selman Bilgiç sayesinde buluştuk. Bebeğimiz oksiput posterior yani, ön tarafa başının arkası dönük olması gerekirken ön tarafını dönmüştü. Hemen bireysel olarak doğuma hazırlık eğitimlerimize başladık. Nefes teknikleri, imgeleme teknikleri ve gevşeme çalışmalarımızı yaptık ve birlikte çok güzel vakit geçirdik. 
                       Gebemiz benle tanıştıktan sonra çok derin bir rahatlama yaşadığını ve doğuma artık daha farklı baktığını belirtti. Çalışmalarımıza bir gün daha devam edip doğuma kadar biraz daha gevşeme çalışması yapmak istedik. Ben gideceğim diye güzel kurabiyeler pişirilmiş ama öğleden önce nişanının geldiğini, hafif hafif dalgalarının başladığını söyledi. Bir süre sonra hastanede buluştuk. 

                       Birbirimizi gördüğümüzde sarıldık ve babamız "siz daha yeni tanışmamışmıydınız? " diyerek kurduğumuz yakınlığa şaşırdı.smile ifade simgesi Sevdiği insanlar oradaydı ve hepsi heyecan içinde dua etmekteydiler. Derken nefes çalışmaları, masajlar ve gülüşmelerle vaktimizi geçiriyorduk. O yanında kime ihtiyaç duyuyorsa onunla geçiriyordu vaktini. Saygı ve mutluluk dolu idi ortam. İlk doğum ve açılma bir noktaya kadar çok güzel gitti. Doğum yaklaştıkça gebemizin biraz rahatlamaya ihtiyacı olduğunu düşünen Dr Şule hanım tam zamanında gereken müdahaleyi yapark çok düşük dozda epidural anestezi uygulattı. Bu sayede gebemiz biraz dinlendi ve ihtiyacı olan enerjiyi toplayarak doğumuna kaldığı yerden devam etti. 
                      
                     Nefesler almaya, hafif doğum dansı yapmaya devam ettik. Tam olarak doğumun içindeydi ve çok güzel çalışıyordu. Suyu henüz gelmediği için doktorumuz keseyi minik bir manevra ile açtı. Bizim güzel bebeğimiz kakasını yapmış meger! Kalp atışlarını izlemeye devam ettik. Annemizin aldığı nefesler ve yaptığımız masajlar sayesinde bebeğin durumunda hiçbir bozukluk yoktu. Artık aktif döneme girmiştik ve anne bebeğiyle çok uyumlu biçimde çalışıyordu. Yorulduğum yerlerde Şule hanım doktor olmayı bırakıp ebe oluyor ve nefes çalışmaları, pozisyon çalışmaları yaptırıyordu. Doğum anı geldiğinde ise gebemizi özgür bıraktık. İstediği pozisyonu alarak bebeğini kendine biraz daha yaklaştırdı. Bebeğinin geliş anında Şule hanım yaptığı manevralarla bebeğin kakasını yutmasını önledi. 

                  Miniğimiz doğar doğmaz annesinin göğsüne çıplak olarak verildi. Ten tene temas yaptılar. Ve tüm hayatını etkileyecek olan pozitif psikolojik sürecin temeli atıldı. Kordon 15 dk geç kesildi. Böylece plesentada kalan 80 ml kadar kan bebeğimize geri gelirken ( erişkin bir insan için 3 lt kana denk gelmektedir) akcigerleri nefes ile uyumlanana kadar bebeğimiz oksijeni plesentadan almaya devam etti. Annesinin göğsüne koyduğumuzda ise hiç ağlamadı ve çok sağlıklıydı. Onların bu güzel başlangıçlarına şahit ve yardımcı olduğum için çok şanslı hissediyorum. Nice güzel doğumlarımız, mutlu başlangıçlarımız olması dileği ile...