doğal doğum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

G-ebe Serap’ın Gebelik Günlüğü: İlk Trimester



                İlk trimesteri anlatacağım evet ama size 25. haftamdan sesleniyorum. Neler olup gittiğini ancak idrak edebilmiş durumdayım diyebilirim. Bu yüzden günlüğümü yeni yazmaya başladım. Şunu söylemeliyim ki; yazarken amacım sizleri eğitmek ya da en süper gebe benim bu işi en iyi ben bilirim mesajları iletmek değil. O yüzden benden en mükemmel gebeliği bekleyen eski dostlara kötü bir haberim var. Herşey oldukça sıradan. Dümdüz gebelik işte :) Bakarsınız kendinizi bulduğunuz yerler olur, mesajınızla “ben de öyle hissetmiştim ya da hissediyorum”. Dersiniz...  Belki de “amaaaan bize ne “ dersiniz ve sadece oğlum ve benim için güzel bir hatıra olur.


     
        Ne diyorduk? Heh, ilk üç ay!


      Aslına bakarsanız ilk üç ay hakkında konuşmak istemiyorum. Bebeği öğrenmenin sevincini çık, geriye çok bişe kalmıyor.

      Ben reglim bir gün geçtiğinde öğrendim. Zaten biliyormuş gibiydim. Önceleri hep hissediliyor derlerdi de inanmazdım. Yine de bi panik olmadı değil, içinde insan büyümeye başlamış az şey mi?


   
İlk resim


  Altıncı haftamda ilk kontrolüme gittim ve bebeğimi mercimek tanesi olarak gördüm. O zamandan bu zamana çok şey değişti ama öğrendiğim an ile şimdiki andaki hislerim arasında fark yok. Öyle sağlam biçimde “ben buradayım, artık seninleyim “ dedi ki... Hayatım değişti, düzen değişti, işlerim beklemeye girdi ama bu muhteşem şey hepsine azcık bekleyin ya da giden gitsin demeye değdi.


       Günler geçerken ne zaman kusacağım diye beklemeye koyuldum. Beklediğimde kaldım çünkü öyle bişe olmadı. Bence harika ! Bunca şeyin üzerine bir de her sabah mide bulantısı cidden çok zor olmalı.

      İyi o zaman dedim. İlk aylar kilo veriliyordu sonuçta ve bence ben de vermişimdir. Ya da en azından almamışımdır diye düşünürken 13. Hafta bitiminde yazıyla “beş” rakamla “5 “ kilo almışım. 59 kilo ile başlayıp 64 kiloyu kondurmuşum tartıya.

     Neeeeeeeey!

     Ne demek ney? Maşallah iyi yedin Serapcığım. Dünya var yer misin deseler yiycektin. Yarasın tosunuma ama yaramaz o ayrı!

      Önceden sorsalar gebeliğin boyunca kaç kilo alırsın diye , muhtemelen Ebru Şallı’ dan az alırım derdim. Fakat o iş öyle olmuyor yengecim. O nasıl bir iştah, o nasıl yemekten keyif alış. Ya pilav ve salata o önündeki. Sanki bayılıp bayılıp tekrar yiyormuşum gibi.

      Bir de aşerme meselesi var ki onu da sadece bu aylarda yaşadım. Ne aşerdim peki? Beni tanıyanlar ne kadar elit olduğumu bilirler o yüzden normal 😂 karşılarlar.

    Bir insanın canı sushi isteyebilir. Bence gayet normal bişe. Yasak 🚫 olan herşey cazibeli tabi. Olsun naptım üç beş tane balıksız olanlardan yedim ve konu kapandı.


     Bu esnada annelik hissi var evet ama göbek yok, bebek hareketleri hissetmek yok, ne bileyim tatsız tuzsuz. Üzerine milyon olmuş hormonlar beni deliden hallice hale getirdi. Şahan Gökbakar’ın Dünyanın en hızlı laf sokan adamı diye bir tiplemesi vardı. Onun gibi dolanıyorum ortalıkta. Dersin ki komtan kenan geliyor 🤣 Hemen gidip Psk. Neşe Karabekir’ den randevumu aldım. Zaten daha önce de kendisinden terapi aldığım için psikolojik geçmişimi biliyordu ve seansımızı yaptık. Sonra da ikinci muayenemi oldum. Bunlar 14. Haftanın konuları olduğundan şimdilik burada bitiriyorum.

     Ondan sonra da zaten 15. 16. Haftalar falan geldi ama insan zamanın nasıl geçtiğine inanamıyor. 😍

    Bir sonraki günlükte görüşürüz. Bana yazın, selam verin, öpücük gönderin. Ne bileyim işte içinizden ne geliyorsa... Okuyan , benimle paylaşan herkese teşekkür eder, sarılırım❤️


    @g-ebeserap instagram kullanıcı adını olur. Dilerseniz oradan bağlantı kurabilirsiniz...


   




             

Berna'nın Doğum Hikayeleri





                 Uzuuun bir aradan sonra yeniden merhaba!

        Bugün size bir anne, iki doğum hikayesi anlatacağım. Benim için çok özel çünkü, yaptığım radikal çalışma değişikliğinde el ele tutuştuğum ilk kadın bugünlerde üçüncü çocuğunu dünyaya getirdi. Adı Berna.

        İlk doğumu bir miktar travmatik geçince, sonraki doğumu için araştırmalara başlamış. Uzun süre İstanbul Doğum Akademisi' ni takipte kaldıktan sonra yollarımız kesişti. O tarihlerde almış olduğum doğuma hazırlık eğiticiliği eğitimimin staj grubunu açmak üzereydim. 2015 şubat ayında kar fırtına derken buluşabildik ve çok eğlenceli bir eğitim süreci geçirdik.

       Buraya kadar her şey yolunda ancak; o sıralar gittiği doktoru bebek makat geliş olduğu için sezaryen önermiş. Bebekler her zaman baş geliş olarak yerleşmeyebilirler. Hiç bir şey yapmadan dönmeleri mümkün olabilir ancak son haftalarda yer daraldığı için dönemeyebilirler. Bu noktada bir takım alternatif yöntemler yardımcı olabilir. Örneğin; masaj, derin gevşeme, bebekle konuşma, bir takım hareketlerin düzenli biçimde yapılması, moxa çalışması, psikodrama gibi.

      Berna'nın bebeği de eğitim sırasında yaptığımız, içimdeki bebeğe sesleniş çalışmasından sonra baş gelişte karar kılmıştı. Bu sıralarda 36. haftasındaydı. Kursun 3. buluşmasına geldiğinde doktorunu değiştirmek ve doğumunda kararlara aktif katılımına izin verecek bir doktorla çalışmak istediğini belirtti. O gün eğitim bittikten sonra suyu geldi ve o an Dr. Şule Selman'ile doğuma karar verdiler.

       Eğitimden çıkıp hastaneye gittik. Orada öğrendiklerini uyguladı. Ben de masajlar, aktif doğum pozisyonları, aromaterapi, olumlamalar gibi rahatlatıcı tekniklerle yanındaydım. Doktorumuz tıbbi takiplerini yaparak anne ve bebek sağlığını korudu. Dört saat içinde ilaçsız, hızlı ve kolay bir doğum gerçekleşti. Ten tene temas, kordonun geç kesilmesi gibi ritüellerimizi de tamamladıktan sonra çekirdek ailemizi odalarında yalnız bıraktık.

       Hikayenin başka bir ayağı da şudur ki; Dr. Şule Selman ile yollarımız bu doğumda başladı ve bir daha ayrılamadık. İki buçuk yılda bir sürü doğumdan mutlulukla ayrıldık. :)

       Berna doğurdu bebeğini büyütüyor ben diğer doğumlarla ilgileneyim diyorken, bir kaç ay önce yeniden hamile olduğunun haberi geldi. Meğer altıncı ayındaymış. Doğumunun denk geldiği sıralarda Şule hanım izinde olacaktı. Bir başka tatlı mı tatlı, abla mı abla doktorumuz Aylin Atakır'a muayenelere başladı.

       Bu arada ben de bir hafta tatile çıktım ama bebeğim ebesini bekledi. Bir sabah doğumum başladı hastaneye gidiyoruz diye arandım. Hastaneye gittiğinde doğumhaneye çıkılacak aşamaya gelinmiş bile. Ortamı görmeniz lazım. Işıklar kısılmış, sessizlik... Berna kendini tamamen dış dünyaya kapatmış, sadece ve sadece doğumuna odaklanarak bebeğini dünyaya getiriyordu. Bir kaç ıkınma ile miniğimiz kucağındaydı. Bu doğum da ortalama iki saat sürdü.Tüm  bunların şahidi ve yardım edeni olmanın ne kadar müthiş bir duygu olduğunu anlatamam.

       Peki; Berna ilk doğumundan sonra oturup, mağdur psikolojisine bürünseydi? İkinci doğumunda seçeneklerini araştırmasaydı ve doğumunda hiç söz almak istemeseydi? Üçüncü doğumunda yaşadığı maddi sıkıntılar yüzünden bebeği ile kavuşma anını, şeklini feda etseydi ne olurdu?

       Bence;  İlk doğum travmatik oldu diye tüm sağlıkçılara güvenini yitirip, sezaryen olmaya yönelirdi. 2. doğumunda zaten sezaryen önerilmişti. 3. doğumu da buna bağlı olarak sezaryen olacaktı ve zaten maddi sıkıntıları da işin içine katınca ssvd denemek istemeyecekti.

        İki doğumunda da bir kadın ve bir anne olarak doğumunu kendi yaptı. Biz de yolunu açıp destek olduk. Bir kadın anneliğe, iki bebek dünyaya güvenle bağlandı.

        Hayatıma giren bu güzel kadına teşekkür ediyorum ve sıkı sıkı sarılıyorum.Allah  her birinize  böyle güzel doğumlar nasip etsin.

                                                                                                           Ebe Serap SAĞIR

Tuba'nın Pozitif Doğum Hikayesi





       Tuba ile 30. haftalarının başlarında Şule Selman'ın muayenehanesinde tanıştık. Doğuma hazırlık eğitiminde kaynaştık ve doğumda destek istemesi üzerine bebeğinin gelmek istediği gün ebelik takibini yapmak üzere sözleştik. O da doğuma kadar olan süreçte öğrendiği nefes, egzersiz, gevşeme çalışmalarını yaparak doğumuna fizyolojik ve zihinsel hazırlığını sürdürdü.

       Henüz 38+3 gebelik haftasındayken bebeği gelmeye karar verdi. Anne bedenini hazırlamışsa, gevşekse ve kaygılardan arınmışsa bebeklerimiz beyin gelişimlerini tamamladıklarında 38-42. haftalar arasında gelmekte özgürler nasılsa. Sabah saatlerinde telefonum çaldı. Tuba hastaneye geçmişti bile. Ben de hazırlanıp yanına gittim. Henüz doğumun çok başlarındaydık, vaktimizi biraz sohbet ederek ve derin gevşemeler yaparak geçirdik.


       Doğumun ilk saatleri çok yavaş ilerleyebilir ve hatta en uzun dönemdir. Bu konuda doğuma hazırlık eğitiminde bilgilendiği için sakince bekledik. Peki bizi bu dönemde odada tutabilirler mi? hayıııır! Doktorumuzdan izin alıp kantinde balkon sefası yaptık. Selfie çektik. Güneş doğum güzeline vurduğundan o daha güzel çıktı tabi :)

      Hem dalgaları karşıladık hem çay içtik. Ben bu durumlara alışık olduğumdan rahat tavırlarımla dikkat çektim. Tuba dikkat çekmedi ,çünkü kimse onun doğum sürecinde olan bir anne olduğunu anlamadı. :) Oradan kalkıp merdivenleri inip çıkmaya başladık. Sonra bir dakika ben neden merdiven çıkıyorum ? sen çık diyerek kenarda bekledim. Tuba'da hak verdi nitekim. Merdivenlerin ortasında dikilen bir ebe, bir katı sürekli inip çıkan bir gebe. Her şey çok doğal. :) Amacımız aktif kalmak ve yer çekimi etkisi ile bebeğin ilerleyişine yardım etmekti.
  
    Odaya gidip biraz daha gevşeme ve rebozo çalışması yaptık. Her dalgada nefes tekniklerini kullanarak gevşek kalmasını ve bebeğe giden oksijen miktarını arttırdık.  Zaman geçmesine rağmen doğum dalgaları istediğimiz düzene gelmemişti. Doğal tüm teknikleri denedikten sonra çok düşük dozda oksitosin başladık Şule hanımın kararıyla. Yarım saat geçmeden doğum dalgaları düzenli hal aldı. Tuba ile aktif doğum pozisyonları ve nefes çalışmaya devam ettik. Artık doğum çok güzel ilerliyordu.  İki saat sonraki muayenede 5 cm açıklığa ulaştık.

     Bu seviyeden sonra eğer ortam şartları uygunsa, gebe gevşek kalabiliyorsa, bire bir destek alıyorsa doğum genellikle kısa sürede gerçekleşir. Gebeciğim dediğim her şeyi yaptı. Birlikte oturup birlikte kalktık. Hatta birlikte nefes aldık. Bir süre sonra ıkınma hissi geldi ve biraz da o kısımda yapılan teknikleri uyguladık. Bu aşamada. Bana "iyi ki varsın " demesi nasıl bir his anlatamam. Her şeyin yolunda olduğunu, bebeğini kucağına vermemize çok az kaldığını söyledim. Tabi ki yoruldu, tabi ki bazen acaba yapamayacak mıyım dedi ama hiç pes etmedi. Doğum anne, baba, ebe, doktor ve diğer tüm aile bireylerinin ekip olarak çalıştığı bir eylem. Bu süreçte güven olduğunda her şey harika gidiyor. Ve öyle de oldu. 

     Artık bebeğimiz dışarı gelmeye hazırdı. Son aşamada da Tuba'cım ne dediysek yaptı. Her kadının bedeni birbirinden farklı olduğu için sanıyorum ki en çok çalıştığımız kısım bebeğimizin son yolunda oldu. Hiç bir müdahaleyi rutin olarak desteklemesekte bazen işleri yoluna sokmak için hayati önem arz edebiliyor. Kontrol çok güvendiğimiz doktorumuz da. Epizyotomi açarak bebeğimizin gelişine yardım etti.

    Bir iki dakika sonra artık minik kız annesinin güvenli kucağında ten tene temas yapıyordu. Göbek kordonu hemen kesilmedi ve plesentadaki kök hücre içeren kanını geri alması sağlandı. Annesi ile ilk bakışmalarını ve ilk aşkları başlamış oldu. Bir süre sonra hemşire ablaları bebeğimizi annesi hazırlanırken bakım yapmak üzere aldılar. Odaya indiğimizde bebeğimiz de geldi. Tuba yatağına alınırken o da babasının kucağındaydı. Nasıl hayran nasıl tatlı baktığını anlatamam. Zaten en sevdiğim kısım bu oluyor. :) Sonrasında emzirme devam etti. Sevgi ile vedalaştık.Sarıldık. Ailenin o mutluluğu tüm yorgunluğumuzu alıp götürüyor. Çekirdek ailemizi baş başa bırakarak yanlarından ayrıldık. 

Her doğum sonrası anneden mutluluk hormonları bulaşıyor. Ben de o mutlulukla yol üstündeki kedilere koşuyorum. O aşırı mutluluk hali hayvancıklara patlıyor ve ilk defa gördükleri bu insan türü onları biraz korkuttuğundan kaçıyorlar. Oysa ki çok iyi niyetliyim. Pisi pisi diyerek yolda sırası ile 30-40 kediye bulaşan bir insan görürseniz bilin ki benimdir. :)

Bu sabah Tuba'dan çok güzel bir mesaj aldım. Dedim ya çok güzel insanlarla karşılaştırıyor bu iş beni...

Her kadının "iyi ki vardın, iyi ki elimi tutandın" diyebileceği bir ebesinin olacağı günlere ulaştığımızda her şey daha güzel olacak.

Sevgilerimle:)
Ebe Serap SAĞIR

Elif' in Doğal Doğum Hikayesi





          Elif ile Dr. Şule hanımın muayenehanesinde tanıştık. Gayet resmi biçimde doğumda ebe desteği için sözleştik. Henüz bir iki ay içinde birbirimizi görünce kahkaha atarak sarılacağımızdan habersizdik tabi ki. 

         Zaman geçiyor ve doğum yaklaşıyordu. Peki Elif bu sıralarda ne yapıyordu? Bilmiyorduk. Sanıyorduk ki Elif evinde oturmuş hanım hanım doğumunu bekliyor. Facebooktan gördük ki teleferikte! Neyse tamam geziyor işte derken ertersi gün Eyüp Camii' ne ziyarete gitmiş. Doğum yaklaşmış dediğim 40 hafta bu arada. 40+1, dur bakayım sayfasına ne yapıyor derken Sultanahmet'de check in görüyorum. Doğum yapmak üzere olan gebe değil de alman turist edasıyla bir kaç gün daha geçirdikten sonra nihayetinde bebeği gelmeye karar veriyor.

       Hastanede buluştuğumuz sırada bir kaç cm açıklığı olduğu söylendi. Gülüyoruz, konuşuyoruz... Her yeni dalga gelişinde sevindik. Aktif doğum pozisyonları, nefes teknikleri, imgeleme gibi yöntemlerle hiç ilaç almadan bedenindeki doğal ağrı kesici hormonu açığa çıkardık. Aroma terapi kullanarak gevşeme, ferahlama gibi ihtiyaçları karşıladık. Pozitif olumlamalarla bebeği çağırdık. Anne va bebek sürekli iletişim kurdular. Bu onların birlikte yaptıkları ilk eylemdi!Birbirimize sarılarak dalgaları karşıladık. Ben ona masaj yaparken o da bana yaptı( sevme de ne yap? ) Şule hanımdan öğrendiğimize göre bebeğin yüzünün anne karnına doğru bakması gerekirken, tam tersi yani ön tarafa doğru bakıyormuş. Anne karnına doğru baktığında ilerleyişi daha kolay oluyor ama bu tür durumlar için kullanılan pozisyonlar ve tekniklerle miniğimiz yavaş yavaş aşağıya indi. Tüm bu süreç 3-4 saat kadar sürdü. Tabi ki 3. doğum olmasının etkisi büyük.

     Zaman ilerledikçe Elif'in ıkınma hissi gelmeye başladı. Bu sırada yoğun pozisyon, masaj ve çeşitli nefes teknikleri ile biraz daha yardımcı olduk. Doktorumuz Şule Selman zaten hep yanımızda ve içimiz rahat biçimde biraz daha çalıştık. Doğum masasına geçtik, bebeğin pozisyonu nedeniyle kısa bir süre bekledik ama doktor teyzesinin  ufak yardımıyla doğum yolunun son kısmına da girmiş oldu. (Elif daha sonra bu kısmı koç burcu olmasına ve boynuzlarını takmasına bağladı. :)) Artık dışarı gelmeye hazırdı. Bir kaç ıkınma ile birlikte her hangi bir yırtık, epizyotomi ( vajinal kesi ) oluşmadan bebek ve annemiz buluştu.

   Bu sırada çektiğim resimlere baktıkça duygulanmamak elde değil. Elif kucağındaki bebeğiyle konuşuyor, onu çok sevdiğini söylüyor ve fırsat bulduğu her dakika bize teşekkür ediyordu. Kızının nasıl güzel olduğunu anlatamam ( Türkiye henüz bu güzelliğe hazır olmadığından fotograf koymuyorum :D ). İlk emzirme ten tene temas sırasında gerçekleşti. Zaten dikişi olmayacağı için hemen odaya indik ve ailenin diğer bireyleriyle onları buluşturduk. Sonra da Şule hanımla oh ne güzel doğumdu sarılmamızı yaptık. :)

     Ebe olduğunuzu düşünün, yeni doğum yapmış bir kadın size "çok mutluyum" diyerek tontiş kızı ile resimlerini gönderiyor, ebeler haftanızı yine o güzelliğin resimleri ile kutluyor. Siz olsanız bu işi sevmez misiniz? 

      Yaklaşık bir hafta sonra kontrol günü muayenede görüştük ve bahsettiğim görünce kahkaha atıp sarılmalar orada gerçekleşti. Ben bu iş sayesinde böyle "candan" kadınlarla tanışıyorum. Hayatıma anlam katıyorlar.

       Elif ve minik kızına ailenin diğer üyeleriyle birlikte mutlu, sağlıklı bir ömür diliyorum. Her başlangıçları bu kadar güzel olsun.

                                                                                 Ebe Serap SAĞIR

   

Müveedet'in SSVD hikayesi









        Daha yazmadan beni gülümseten bir hikaye bu. Seçeneklerini araştıran, doğumuna sahip çıkmış akıllı bir kadının doğum serüvenine gidiyoruz. 


Eğitim zamanları
       Müveddet benden önce doktorunu bulmuş, SSVD yapmak istediğini belirtmişti. Doktoru Şule Bilgiç Selman tarafından benimle iletişimi sağlanmış öncelikle ssvd denemesi yapabilmek için doğuma hazırlık eğitimi almasını istemiş. Biz de doğuma hazırlık eğitiminde ilk olarak yüz yüze tanışmıştık. Eğitimde doğumda ihtiyacı olabilecek her şeyi öğrenmiş ve doğuma kadar çalışmalarına devam etmişti.

    Müveddet o kadar sessiz sakin bir gebeydi ki, normal şartlarda takip ettiğim gebelerle sürekli soru cevap yazışmaları yapmama rağmen ondan hiç ses çıkmıyordu. Eğitimde sorularının cevaplarını bulmuş ve benim doğum yapacak olan anneden beklediğim en önemli şey olan akışına bırakma kısmına geçmişti. :) 

7 cm açıklık ve yemek molası 
     Bir gece yarısı ansızın telefonum çaldı. ( benim için alışılmış bir şey ama olaya gizem katmak açısından böyle yazmak güzel oluyor. ) O da nesiydi!!?? Müveddet'in 38. haftasında doğum dalgaları başlamıştı. Normalde semtinden uzaklaşmayan Serap, o gün annesini görmek üzere Pendik'e gitmişti. Taksiye binip, Fatih'teki hastanenin yolunu tuttum. Gittiğimde Müveddet çok sakin görünüyordu ama hastaneye gelmiş olmanın tedirginliğini yüzünden okuyabiliyordum. Henüz dalgaları çok sık değildi. Birlikte gevşeme çalışmalarına başladık. Biraz masaj, aromaterapi, refleksoloji ve nefes derken artık iyice gevşemişti ve henüz doğumuna zaman olduğu için dinlenmeye teşvik ettim. Böylece bir kaç saat geçti ve ardından Müveddet beni dinlenmeye teşvik etti. Canım, kimselere kıyamaz. :) Benim 1 saatlik dinlenme aralığımda tüm doğum dalgalarını kendi karşıladı. Öğrendiği pozisyonları uyguladı. Bu arada süreç boyunca baş başa kaldık.Tamamen kendi doğal hormonları ile doğum sürecini takip ettik.  Ailesi ssvd konusunda biraz endişeliydi. O da gevşeyebilmek adına yalnız kalmayı tercih etti. Gerçekten de siz ne kadar rahat olursanız olun ortamdaki bir negatif bakış ve inanç, tüm doğumunuzu negatife dönüştürebilir.

   Belirtmek istediğim çok önemli bir nokta var. Müveddet asla ben normal doğuracağım gibi fanatik bir tutum sergilemedi. Gerektiğinde sezaryen kararına güvenebileceği bir doktorla çalışmayı tercih etti. Bana da güvendi ve kendini doğuma teslim etti. Düşünceyi bir kenara bıraktı ve sadece hissetti. Kendi dişil gücünü takip etti. İnandı ve bu şekilde geçirdiğimiz saatler sonucunda her şey harika ilerledi. Ben her adımda onu cesaretlendirip, dalgalar onu zorlamasın diye tüm tekniklerimi kullanıyordum. Aktif doğum pozisyonlarından yapmadığımız kaldı mı bilmiyorum. Derken açıklık 8 cm kadar ilerledi. Müveddet'in bebeği normalde, yüzünün anne sırtına dönük olması gerekirken, basının arkasını annesine dönmüştü. Bu da doğumun ilerlemesini zorlaştıran bir durumdu. Bu seviyedeyken bile Müveddet öyle sakindi ki... Sürekli şakalaşıyorduk. Gülmeyi hiç bırakmadık. Bebeğiyle sürekli konuştu ve onu çağırdı. Pozisyonları uygulamaya devam ettik. Artık bebeği itme hissi , ufak ıkınmalar gelmişti. İç güdülerini dinlemesi için onu cesaretlendirdik. Süreç boyunca sabretti. Asla ne zaman bitecek? ne kadar kaldı gibi sorular sormadı. Aynı şekilde yakınları da öyle...

Baba ile ttt
SSVD sonrası kuaförden çıkmış gibiyim :)
   Yaklaşık 12 saatin sonunda artık bebeğimiz gelmeye karar vermişti. O aşamada  Müveddet doktorunun söylediği her şeyi yaptı ve bir kaç ıkınma sonrasında nihayet bebeğimiz dünyaya gelmişti. Evin ikinci prensesi  tabi ki doğar doğmaz anne göğsü ile buluştu. Biraz ağladıktan sonra sakinleşip annesinin gözlerini aradı. Hemen orada meme aramaya başladı. Doğumhanedeki işlemler bittikten sonra odada tekrar buluştular. Anne, baba, abla ile aile buluşması gerçekleşti. Annesini biraz daha emdikten sonra en sevdiğim bölümlerden biri olan baba ile ten tene temas bölümüne geçtik. :) Bu süreçte ailenin diğer bireyleri de bebekle tanıştılar.
Doğum gerçekleşirken hazırlanan şekerler

    Ben de bir süre sonra bu güzel aileyi , harika doğum hikayesini aklıma kazıyarak baş başa bıraktım. 

    Bu güzel doğumun içinde olmamı sağlayan Dr. Şule hanım'a ve tabi ki sevgili Müveddet'e teşekkürlerimi sunuyorum. :)


    Her kadının SSVD yapmaya hakkı vardır. Sonucunun vajinal ya da sezaryen olmasına bakmaksızın... Ancak bu işin sadece doktorda bitmediğini, size düşen bir çok görev olduğunu belirtmek isterim. Bu bir ekip işidir. Sağlık sistemimizin bu doğumları desteklediği günlerin geleceğine inanıyorum. Bebek bekleyen her anneye istediği gibi,sağlıklı doğumlar dilerim. 

                     
                                                                                                        Ebe Serap Sağır

Facabook sayfamdan takip etmek isterseniz tıklayınız

Paylaşım yaptığımız grubumuza katılmak isterseniz tıklayınız

İnstagram takibi için tıklayınız

Semiha'nın doğum hikayesi




aktif doğum pozisyonları biraz romantik olabilir :)


      Henüz gebeliğinin başlarındayken yaptığı araştırmalar sonucu Doktor Şule hanım ile görüşen Semiha; daha sonra da eğitim almak üzere beni arıyor. Aradan bir kaç ay geçtikten sonra eğitimde tanışıyoruz. Ama o ne tatlı çift! Her konuda pür dikkat dinleyip, her uygulamayı ayrıntılarına varana dek yapıyorlar. 14 saatlik eğitim sonrası artık kafaları netleşmişti. Nefes çalışmaları, masaj, gevşeme, aktif pozisyon çalışmalarına bebek gelene dek devam ettiler.



eğitimde eğlence var :)

 



 Bir kaç hafta sonra ev ziyaretine gittim. İkisi de heyecanlı. :) Ben evin yerini öğrenmiş oldum. Onlar da akıllarına takılanları sordular. Semiha'ya dalgalar arasında çay getirip götürmenin ağrıyı fazlasıyla azalttığını ve bebeğinin gelişini kolaylaştırdığını söyledim. Prova yaptık. Bol bol çay içtik. :)





 13 ekim sabahı doğum dalgaları başlamış. Beni aradılar ve yola çıktım. Gittiğimde kocaman gülümsemeleriyle beni karşılayan Semiha ve Müjdat; çok heyecanlıydılar. Bu arada doktorumuzun her adımdan haberi vardı. Açıklık 3 cm ve bebeğin kalp sesleri gayet iyiydi. Şimdi tek ihtiyacımız olan şey sakin kalmak ve rahatlamak dedim ki, zaten öyleydiler. 

    Süreç ilerlerken Semiha'ya masajlar yaptık, birlikte nefesler aldık. Müjdat hem ihtiyaçlarını karşıladı, hem de eşiyle ilgilendi. Evde geçirdiğimiz bir kaç saatte çok eğlendik. Hatta Semiha bir ara dalga esnasında aldığı nefese ara vererek "çay oldu mu?" diye sordu. :) 



    Artık süreç ilerlerken Meryem Ana eli otumuzu da suya koymanın vakti gelmişti. O yavaş yavaş açılırken, son kontrollerimizi de tamamladık. Artık 5 cm olan rahim açıklığı ile birlikte Şule hanım yavaş yavaş hastaneye geçmemizi istedi. Yolumuz biraz uzundu ve trafiğe de kalmak istemiyorduk.





evden ayrılırken

    Hastaneye vardığımızda , prosedür işlemleri tamamlandı ve yine baş başa kaldık. Artık doğum aktif kısma geçmişti ve artık dalgalar neredeyse 2 dakikada bir geliyordu. Her bir dalganın bebeğin gelmesine yardım ettiğini biliyorlardı ve çalışmalarımıza devam ettik. Müjdat Semiha'nın beline masaj yaparken ben; bedenini gevşetme çalışmaları yapıyordum. Aktif doğum pozisyonları ile de bebeğin gelişine yardım ediyorduk.

     Özel bir durum var ki, Semiha'yı biraz zorladı. Daha önce bel fıtığı ameliyatı geçirmiş. Beyin cerrahı ile de görüşülerek normal doğum yapabileceği kararı alınmış. Şule hanım da ailenin kararını destekliyordu.

     Artık rahim açıklığı tamamlanmıştı ve  bebek gelmek için hazırdı. Yavaş yavaş doğumhaneye dağru yol aldık. Bir miktar da çalışmalara burada devam ettikten sonra bebek neredeyse gelmek üzereydi. ameliyat bölgesi için mümkün olan en rahat geçişin olması için bebeğimiz doktorunun kısa süreli vakum desteği ile dünyaya geldi. Semiha büyülenmiş gibi bebeğiyle konuştu, ağladı ve onu sevdi. Hayal ettiği doğumu yaşamıştı. :)

Semiha ve Müjdat'ın zafer resmi :)


Doktoru miniğin anı defterini yazıyor.
     Tabi ki doğar doğmaz anne göğsüne gelerek doğumhaneden çıkana dek orada kaldı. Ten Tene Temas annesi odaya geçince de devam etti. fırsat bulduğum küçük bir aralıkta bebeği tartım, aşılarını yapıp hemen getirdim. En fazla bir kaç dakika sürdü. bu arada doğumhanedeyken emmeye başlamıştı bile.Babası doğumhaneden çıkınca hemen bebeği ile buluştu. İlk bakışmalar, tatlı konuşmalar...  Bu arada aynı duyguları sanki ben de yaşıyor gibi oluyorum. :)









Ev ziyaretinde eğitim devam ediyor
     Bir süre sonra bu çekirdek aileyi baş başa bırakıp yanlarından ayrıldık. Bir hafta sonra gittiğim ev ziyaretinde çok mutlu görünüyorlardı. Ara ara bebekle ilgili soruları olduğunda hep iletişim halinde olduk.

   Bu işi yaparken bizim için en güzel kısım ailelerin en güzel anlarının yanı sıra, buna katkıda bulunabilmek oluyor. Şu an bebekleri bir aylık oldu. Üçüne de birlikte mutlu ve sağlıklı bir ömür diliyorum. İyi ki de tanışmışım sizinle...

Ve sen minik bebeğim, bu aileye sahip olduğun için çok ama çok şanslısın. :)





                                                                                  Ebe Serap Sağır

Beni sayfamdan takip etmek için tıklayınız

Paylaşım için "g-ebe" grubuna bekleriz

İnstagram takibi için tıklayınız

Ebesiz doğum olmaz dedirten 20 neden

     

       











           Serbest ebelik Türkiye' de yeni oluşan bir kavram. Peki nedir? ve ne işimize yarar ?

   
      1.  Bir ebe ile çalıştığınızda doğum hakkında bire bir eğitim alabilir, aklınızdaki tüm soruları sorabilirsiniz. Eğitime eşinizle gelmeniz onun da bilgilenmesini ve doğum sürecine güvenmesini sağlayacaktır. Tabi ki eğitim aldığınız ebenin okul dışı aldığı eğitimleri bilmekte fayda var.



      2. Ters gittiğini düşündüğünüz ya da anlayamadığınız konularda, önce ebenizi arayarak danışabilirsiniz. Böylece hastaneye gitmeniz ve gitmemeniz gereken durumlar bir birinden ayrılabilir.


      3. Doula eğitimi almış bir ebe sizinle bir kız kardeş gibi iletişim kurar. Aranızda resmiyet olmayacağı için , doğum gibi özel bir durumda çalıştığınız ebenin size güven vermesi doğuma kadar ve doğum boyunca rahat olmanızı sağlayacaktır.


      4. Doğumdan önce geldiği ev ziyaretinde birlikte doğum planınızı yapabilir ve hazırlıklarınızı tamamlayabilirsiniz.


      5. Doğum başladığında arar ve bilgi verirsiniz. Durumu değerlendirerek yola çıkar.
 ( Nasıl başladığını, hangi durumlarda aramanız gerektiğini zaten doğuma hazırlık kursunda öğrenmiş oluyorsunuz )


      6. Eğer doktorunuz desteklerse doğumunuz bir miktar ilerleyene kadar evde takip eder. Yani hastane evinize gelir. Çantasında bebek kalp seslerini dinlemek için bir cihaz, tansiyon aleti, acil durumlarda kullanmak için ilaçlar ve diğer tıbbi malzemelerle birlikte, sizi rahatlatacak aromaterapi yağları, led mum, müzik cd leri, vb... bir çok ekipmanı yanında taşır.



      7. Evde takip esnasında doktorunuzla iletişim halindedir. Muayene bulguları hakkında bilgi verir. Doktorunuzun uygun gördüğü zaman da hastaneye geçilir.



      8. Evde takibin mümkün olmadığı durumlarda ise aynı teknikler hastanede de uygulanır.



      9. Tıbbi takibin yanı sıra aromaterapi, masaj, telkin, nefes teknikleri, akupreşur, fitoterapi,doğumu kolaylaştırıcı aktif doğum pozisyonlarını gibi ilaç dışı ağrı kesici yöntemleri uygular ( doulalık eğitimi almış olanlar)




      10. Doğum anında sizi cesaretlendirir ve yönlendirir.







      11. Babaların doğum eylemine katılması için olanak tanır. Şartları düzenler.






      12. Doğum ortamını, sizin en rahat olabileceğiniz şekilde ayarlar.





      13. Yukarıda saydıklarım sayesinde sizi gevşetir ve sakinleştirir. Doğumu ilerleten oksitosin ve ağrı kesici hormon olan endorfinin maksimum salınması için çalışır.




      14. Yapılan çalışmalar ebe ile girilen doğumlarda müdahale oranının %50 az olduğunu göstermektedir.



               Örneğin;

              -Doğal oksitosin salgınızı arttırır ve yapay oksitosin ( suni sancı ) kullanılmasına gerek kalmadan doğuma destek olur.

               - Endorfin salgılatarak, ağrıyı azaltır. Epidurale gerek kalmaz.

              -Doğum boyunca nefes egzersizleri yaptırarak bebeğin ve sizin oksijenlenmenize yardımcı olur. Bebeğin oksijensiz kalması, doğum kanalında beklemesi ile sıkıntıya girmesi gibi durumları azaltır.

        15.Doğum boyunca detaylarla ilgilenir, sizi bilgilendirir ve fazla düşünmemenizi sağlayarak kendinizi gevşetmeniz konusunda destekler. Bu da doğumu kolaylaştırır.






        16. Doğum sonrası bebeğinizle ten tene temas yapmanız için sizi destekler.







        17. Emzirmeye destek olur.

        18.Tüm doğum boyunca tıbbi kontrollerinizi doktorunuzla birlikte yürütür.





19. Doğumdan bir hafta sonra ev ziyaretine gelerek bebeğinizin durumunu değerlendirir. Bakım ve emzirme desteği verir. Kanama kontrolünüzü yapar. Ve size danışmanlık verir.







       20. Eğer sezaryen mecbur olursa sizinle birlikte ameliyathaneye gelir ve orada destek olur. Ameliyat boyunca ten tene temas ile bebeğin anne göğsünde kalmasına yardım eder.


      Yukarıda anlattıklarım bir ebenin sağlayabilecekleridir ancak; ebe ,normal doğum garantisi değildir. Doğum anne ve bebeğin birlikte yaptığı doğal bir eylemdir. Öncesinde fizyoloji ve psikolojik olarak ne kadar hazırlanırsanız, doğumunuz o denli kolay olur. Bir de ebeniz varsa yukarıdaki maddeleri bebeğibizin karşılama törenine katabilirsiniz.

       Doğumda benimle çalışmak isterseniz lütfen iletişime geçin.

       Sosyal medayadan takip etmek için aşağıdaki linklere tıklayınız:


       ebeserapsagir ( kişisel sayfa )

      g-ebe ( facebook grubumuz )

      https://instagram.com/g_ebe/

       https://twitter.com/serapebe


                                                                                            Ebe Serap Sağır

                                                                   Doğuma hazırlık eğiticisi, Hamile masaj terapisti
                           
                                                                                      Hamile yogası eğitmeni


Michaela'nın doğal doğum hikayesi




      Annemiz beni bulduğunda henüz 16 haftalıktı. Türkiye'ye geldiğinde duydukları onu çok şaşırtmış. Çünkü kendi ülkesi olan Slovakya'da bizim için yeni denebilecek bir çok şey uygulanmaktaymış. Yani aktif doğum için izin, uygun ortam koşulları , ten tene temas, göbek kordonunun geç kesilmesi, ebe ile bire bir çalışma gibi şeylerin yerine başka rutinlerin olduğunu görünce hem biraz korkmuş, hem de şaşırmış...

     Karşımda ne istediğini bilen bir anne görmek beni çok mutlu etmişti. Aynı şekilde bilgilerini eşi Uğur ile de paylaşmıştı ve her aşamada birlikte karar alarak doğumlarını en güzel hale getirmek için planlıyorlardı. Doğum yaklaşınca artık hastane, doktor tercihlerini yapıp görüşmelerimizi sıklaştırdık.

     Michaela bir dansçı ve bedenini çok iyi tanıdığı için doğum konusunda güvenim tamdı.Gebeliği boyunca yoga da yapmıştı. Çünkü bedensel faaliyetler sadece fiziksel olarak fayda sağlamaz. Konsantrasyon, inanç, mutluluk, stresten arınma,etkin nefes alma gibi bir çok pozitif katkı sağlar. Tüm bunlar doğumun yön belirleyicileridir. Bu yüzden yoga yapılmasını özellikle çok önemli buluyorum.

    6 eylül pazar sabahı telefonum çaldı. Bebeğimiz 38. haftasında gelişimini tamamlamış ve gelmeye karar vermişti. Uğur; "seni ne için aradığımı tahmin edebiliyorsun değil mi?" dedi.  :) Evlerimiz yürüme mesafesinde olduğundan mini hastane niteliğindeki valizimi de çekerek yola koyuldum.
   
Ten tene temas her ailenin hakkı


      Eve gittiğimde harika görünen ve hatta o gün daha bir güzel görünen bir anne buldum :). Evin içinde dolaşıyor, aktif pozisyonları deniyor ve bizimle şakalaşıyordu. İlk muayenede 3 cm açıklığı vardı ve huzurla dalgalarını karşılamaya devam etti. Eşi Uğur her adımda kendisini destekledi. Dünya tatlısı bir köpekleri var ki o bambaşka bir şey :) Heyecanla evin içinde dolaştı. Sanki bebeğin gelişini hissetmiş gibiydi.

Emzirme maratonu başlasın :)


     Zaman ilerledikçe masaj, reflexoloji, gevşeme, aktif doğum pozisyonları gibi doğumu ilerletecek ve kolaylaştıracak yöntemleri uyguladık. Michaella kendi evinde doğum için gerekli olan oksitosin, ağrı kesici hormon olan endorfini kolaylıkla salgıladı. Tabi başından beri doktorumuzla iletişim halindeydik. Annemiz her dalgayı o kadar güzel karşılıyor ve dediklerimi o kadar güzel uyguluyordu ki 09.00 gibi gittiğimde 3 cm olan rahim açıklığı saat 13.00 sularında 8 cm ulaşmıştı. Ev ve hastane mesafesi az olduğundan doktorun da onayıyla uzun süre evde kaldık. Gittiğimizde 9 cm olmuştu bile. Yaklaşık 1,5 saat daha hastanede nefes ve pozisyonlara devam ettik. Yer yer doktorumuzla iç güdülerini dinlemesi için yönlendirdik.Hiç ilaç kullanılmadı. Anne ve bebek aslında doğaları gereği ne yapmaları gerektiğini bilirler. Yeter ki fazla araya girilmesin. Fazla gürültü yapılmasın ve mümkün olduğunca ( gerçek tıbbi nedenler hariç ) müdahale edilmesin... Nihayetinde bebeğimizin başı göründü ve bir kaç ıkınma sonrası doğum bölgesinde sıyrık bile olmadan yumuşakça geldi bebeğimiz annesinin göğsüne. Orada bakışıp ilk aşklarını yaşadılar.Gördüğüm en güzel doğumlardan biriydi. Her şey tam da annemizin istediği gibi olmuştu. O giyinip, toparlanırken bebeğimiz babası ile ten tene temas yapmak üzere kucağına verildi. Babasının ilk konuşmasını nasıl dinlediğini hatırlıyorum. Bebeklerle konuşun. Her şeyi anlıyorlar :)

Temel amacımız sağlıklı anne ve sağlıklı bebek


      Yavaş yavaş doğumhaneden hep birlikte yürüyerek odalarına geçtik. Bebeğimiz hemen emmeye başladı. Anne, bebek ve babayı aile olmaları için yalnız bıraktık. Bir hikaye daha ömrümüze ömür kattı tabi. :)

Ve sonuç muhteşem...


      Ülkemizde tüm bu uygulamaların rutin haline geldiğini görmek ümidiyle başka bir hikayede görüşmek üzere hepinizi selamlıyorum.

      Sosyal medyadan takip için aşağıdaki linklere başvurabilirsiniz.


             Facebook sayfama katılmak için tıklayınız

             Facebook grubuma katılmak için tıklayınız

             İnstagramdan takip etmek için tıklayınız

             Twitterdan takip için tıklayınız




EZGİ'NİN DOĞUMA HAZIRLIK VE DOĞUM HİKAYESİ

 
Ezgi ve Ben :)
        Aylardan Şubat, Ezgi ile bir şekilde kesişiyor yollarımız ve telefonda bana doğumda destek istediğini söylüyor. Ben de seve seve yardımcı olabileceğimi ancak doğumda birlikte hareket edebilmek, o ana kadar olan süreçte daha iyi hazırlanmak ve doğum tercihlerini belirleyebilmeleri adına doğuma hazırlık eğitimine davet ediyorum. Hemen o an aklındaki her şeyi soruyor ve kaydını gerçekleştiriyor. Eğitim tarihinde buluşmak üzere veda ediyoruz birbirimize.
 
Eğitimimizi özetleyen kolaj 
Beklenen gün gelip çatıyor. O gün kar yağışı İstanbul'u felç ettiği için eğitimi bir sonraki haftaya erteliyoruz. Bir sonraki hafta yine kar yağıyor, herkes bu eğitimi heyecanla bekliyor tabi. Ezgi ve Ramazan'da Küçükçekmece'den Nişantaşı'na yolculuğa çıkıyorlar ama ne mümkün kar izin vermiyor. Bu arada diğer katılımcılarda aynı gayret içerisinde. Her iki karlı günün de eğitim günü olan salıya denk gelmesine şaşırarak, risk alıp bir sonraki salı görüşmek üzere tekrar sözleşiyoruz. Bu uzayan süreç heves kaçırmış olabilir diye düşünürken buluştuğumuz anda daha da motive ettiğini gördüm. On üç kişi olarak başladığımız eğitimimizde çok eğlendik, konuştuk, planladık ve birbirimizi çok sevdik...

       Eğitime ilk geldikleri gün doğum hakkında özel olarak konuştuk. Doktorunun doğumhaneye kimseyi almayacağını ve sadece sancı sürecinde destek istediğini belirtti. O nasıl rahat edecekse öyle olacağı konusunda anlaştık. Eğitimden sonra iletişimimizi hiç koparmadık. Diğer arkadaşlarımızla birlikte ebe-gebe buluşması, ev ziyareti, o ev ziyaretinde Ezgi'nin annesinin memleketten gönderdiği güzel yemekleri gebecimizin şeker problemi ve babacımızın diyette olmasını fırsat bilerek boool bool yemem gibi bir sürü güzel zaman geçirdik.

    Zaman akıp giderken çekirdek aile tercihlerini belirlemeye başlamıştı bile. Mesela bebek doğduktan sonra hemen kucağına verilsin ve ten tene temas gerçekleşsin, bebek mümkünse bir süre orada kalsın istiyorlardı. Anne- baba, çocuk psikoloğu olarak anlattıklarımı kendi bilimsel bakış açılarıyla değerlendirmiş ve ilk bağlanmanın öneminin farkında olarak ilerliyorlardı doğum yolculuklarına... Bunun yanında bir çok doğum tercihleri vardı. İlk olarak doktorlarına ten tene temastan bahsetmişler ve eğer böyle bir şey istiyorsanız belge imzalayacaksınız. Ben sorumluluk alamam yanıtını almışlar. Ezgi bana durumu anlattığında kendisini bebeğin yerine koyup düşünmesini istedim. Anne rahmindesin. Mükemmel biçimde korunuyorsun ve ortam çok huzurlu. Sonra bir gün bir şeyler oluyor ve başka bir dünyaya geçiyorsun. Orada gitmek istediğin yer tanımadığın insanların elinde, bir müdahale masasında olmak ve işlemler mi? yoksa annenin sıcak ve güvenli kucağı mı olurdu? Cevabı yazmıyorum. Bence net...
 
      Bir süre sonra Ezgi bana doktor değiştirmek istediğini ve Dr. Şule Bilgiç Selman' a gitmek isteğini söyledi. Çok sevindim çünkü bakış açılarımız aynı. Tüm tercihlerine izin verecek ve destekleyecekti. İşin sadece doktorda ve ebede bitmediğini bilen Ezgi ve Ramazan eğitimde aldıkları bilgilerle hazırlıklarına devam ettiler. Nefes çalışmaları, gevşeme teknikleri, masaj... O güne sevgi ve disiplinle hazırlandilar. Ezgi gösterdiğim ufak tefek yoga egzersizlerini düzenli olarak yaptı. Yürüyüşlere çıktı. Aklına takılan her şeyi sordu ve eşinin de desteğiyle hep güvende hissetti. Bu arada doktor değiştirirken kendisine nedenlerini bir bir anlatarak sevgiyle vedalaştı.
 
Bizi ele veren fotoğraf
      Bir gün doktor muayenesine gittiklerinde karşılaştık. Yukarıdaki anlattıklarım olurken fazla kaynaştığımızdan ordan çıkıp hemen karşımızdaki   <3 muhallebiciye  <3 atıyoruz kendimizi. Ezgi bi topçuk dondurma, ben ve Ramazan Allah ne verdiyse yerken bir de utanmadan selfie çekip facebooka koyuyoruz. Eee gebe diyette. :) Kaçamağımız sosyal medyada doktorumuza yakalanmakla komik bir hal alıyor. Sule hanım ekmek yiyen insan görmüş Canan Karatay gibi azarlıyor bizi. :) Bir daha yapar mıyız? Yapmayııııııııııııız. :)
 
      Bu şekilde saatler günleri, günler haftaları kovalarken Ezgi 39. haftasına giriyor. Tabi bööyle uzun boyu ve top göbekli manken fiziği biraz canımı sıksa da kıskançlığımı fazla belli etmemeye çalışaraktan bekliyorum :) Var böyle kadınlar. Göbekte çatlak yok falan. İnsan hayret ediyor sayın seyirciler! Yalancı gebelik mi acaba? :) diye düşündüğüm sıralarda Ezgi' nin nişanı geliyor!!!

    Telefonda konuşuyoruz ki, onlar zaten sıralamanın nasıl geliştiğini eğitimde iyice kavradıklarından günlük hayatlarına devam ediyorlar. Tabi bu heyecanla torun bekleyen anneanne için geçerli bir durum değil. Ezgi annesine nişanım geldi dediğinde annesi çabucak yan odaya geçip kıyafetlerini hazırlamaya başlamış. Ezgi zamanının olduğunu söyleyince orada hazır hali ile bırakıp benim de geldiğim süreçte bize annelik yapmaya devam etmişti. :)

 


Ramazan'dan bana makat geliş muhallebisi :)
Ertesi gün Ezgi ufak ufak dalgalarının başladığını haber veriyor. Ben hazırlık dalgaları olduğunu biliyorum ama içimiz rahat etsin diye alıp doğum bohçamı yollara düşüyorum. Eve gittiğimde bir de bakıyorum ki ne göreyim!!! Bebek doğmak üzere!!! Şaka şaka, doğum falan yok. Düşündüğüm gibi daha vakit var. E benim de vaktim var diyerek kuruyorum çadırımı bu erkenci ikilinin evine. Hem neden geri dönecekmişim ki? Yemekler çok güzel, arkadaşlar çok eğlenceli, yani ortam bi harika dostum :).

     Bilen bilir. Ben çok yemek yerim. Bütçesini düşünen beni erkenden doğuma çağırmaz. Bu arkadaşlar bir hata yaptılar ve bedeli ağır oldu. Evet evet hem de çok ağır. Ama faydaları olmadı mı? Tabi ki oldu. Ezgi sürekli bir şeyler getirip götürmekten aktif olmak durumunda kaldı. Aktif doğum dediğimiz şeyi siz ne sanmıştınız pardon? :) Gülmeli komiklikli bir gün geçirdik birlikte. Ortamımız hep pozitif, hep neşeliydi...

 

Oraya gittiğimde beni bir sürpriz bekliyordu. Ramazan deriden üçümüze de güç yüzükleri yapmıştı. İkisininkinin dikiş yerleri x şeklinde benimkinin ise = şeklindeydi. Kısmetim kapanmasın diyeymiş. Ayrıntılarınızda boğulayım sizin e mi! :)
     Dedim ki; doğum yapmıyorsan ben gidip yoga dersi vereceğim. Zaten anneannemizin bile hevesi kaçmış ben o zaman kıyafetlerimi kaldırayım demişti. :) Geleneksel olarak gebelerim parşembe günleri doğum yapmayı tercih ederler ve o gün mutlaka yoga dersim iptal olur. Ezgi de bu düzeni bozmak istememişti. Hem nasıl isteyebilirdi ki insan? Perşembeleri doğum yapmak çok güzel oluyormuştu... Gece 4 gibi başlamış ufak ufak dalgalar. Ebe uyuyor... Uyandırmamışlar.




     Bu arada Ezgi' nin ilginç kurgulu rüyalarından hiç bahsetmedim. Ramazan'ın babannesi ebeymişte ben gitmiyomuşum da o doğurtuyormuş. Bir başkasında hastaneye gidiyolarmışta ebem nerde ben ebemsiz doğurmam diyip doğurmuyormuş. Nitekim doğum başlamadan eve gelen ebenin verdiği rahatlıkla sabah 8'e kadar dalgaları karşılamışlar. 9 ' a doğru Ramazan kalkıp işe gidiyor. Adamdaki rahatlığa bakar mısınız? Karısı doğum yapıyor ve o kalkıp işe gi-di-yor!

 
      Gitcek tabi ki. Çünkü henüz doğumun başlarında olduğumuzun ve ilerlemenin zamanla olacağının farkında. Doğumda zamana saygının ne kadar önemli olduğunu bilse de kalbinin pır pır olduğunu bilmiyoruz sanma Elif'in babası. :) Onu habersiz bırakmayarak başlıyoruz Ezgi'yle çalışmalarımıza. Önce muayene ediyorum ve açıklığının 2,5 cm olduğunu anlıyoruz. Pilates topumuz tüm ihtişamıyla salonda duruyor. Ezgi topu görünce bi seviniyo bi seviniyo!
Dur diyorum. Şimdi doğum yapacaksın. Oyun zamanı değil. :) Önce kendini topun üzerine sarılarak bırakıyor. Fonda İbrahim Tatlıses başlıyoruz endorfin masajına. Fondaki meditasyon müziği de olabilir net hatırlamıyorum. Gevşeme çalışmaları, olumlamalar, nefes egzersizleri... Ezgi o kadar uyumlu ki, uyarmama gerek bile kalmıyor. Hazırlık o kadar iyi yapılmış ki, süreç su gibi akıp gidiyor. Aktif doğum pozisyonlarını bir bir uyguluyoruz ve bu sefer gerçekten çay getir götürü yaptırmıyorum.:) Bir kaç saat sonraki muayene bulgumuz 4,5 cm. Doktorumuzla iletişime geçiyoruz ve artık hastaneye gitmek üzere bağımsız baba adayı Ramazan'a haber veriyoruz. Veeeeee yoldayız!
Ezgi yüzüğünü Şule hanıma devrettikten sonra...


    Hastaneye vardığımızda Ezgi'nin 6 cm olduğunu öğreniyoruz. Her şey harika! Saatler 14.00'ı gösterirken tüm gözler Ezgi'nin üzerinde.

    Bebek kucağa verildiğinde neler olacak? Duygusal dakikalar! Baba Ramazan' ın en neşeli halleri! Az sonra bu hastanede!!! :)

    Süreç ilerlerken Ramazan her adımda Ezgi'nin yanında. Kulağına cesaret verici şeyler söylüyor. Masajlar yapıyor ve nedenini anlamadığımız biçimde sürekli telefonla ilgileniyor.( İnkar etme tüm resimlerde öylesin. Belgelerle konuşurum ben). :) O kadar güzel idare etti ki her şeyi, ifade etmek zor. Arayanlara bilgi vermek, sürece saygı duymak ve beklemek, karımı sezaryene alın diyip kurtarıcı olmaya çalışmadan ,eşinin yanında sağlam durmaktı bu babanın yaptıkları.

    Suni sancı yok, lavman yok, türlü serumlar yok, kaşları çatmak yok, omuzları kasmak yok, nefesi ihmal etmek yok, hareketsiz kalmak yok, olumsuz cümleler yok, kaygı yok, stres yok...

    Ebe var, eş desteği var, süreci destekleyen doktor ve hastane var, yeme içme özgürlüğü var, olumlama var, gevşeme var, bilinçlilik var...

    Doğumda ihtiyaç duyduğumuz her şey var, ihtiyaç duymadığımız ve süreci etkileyen hiç bir şey yoktu.

 
Ve yine selfiede iddialıyım!
  Ve artık vakit gelmişti. Elif bebek gelmeye hazır olduğunda doğumhaneye geçtik. Ezgi nefeslerine devam etti. Her dakika bebeği ona bir adım daha yaklaşırken el eleydik. Diğer elimle de kamera açmaya çalışan ben kendim doğum yapıyormuş kadar şendim. :) Şule hanım bebeğin doğumuna yardım ederken dualarını eksik etmiyordu. Anneanne ve babamız kapıda heyecan içinde. Bir kaç düzenli ıkınma sonrası Elif bebek geldi ve doğrudan annesinin göğsüne yatırıldı. Saat 16:45... O anı kameraya çektim. Şimdilerde sürekli hatırlayıp gülüyoruz. Ezgi şaşkın şaşkın bana "Seraaaaaap ama bu çok güzeeeel" diyordu. Onların aşk dolu ilk anları devam ederken göbek kordonu hala kesilmemişti...

    Bir süre sonra Ramazan ve Ezgi doğum odasında buluştular ve artık bir çocuklu çekirdek aile olmanın verdiği sarhoşluğu yaşıyolardı.Bir de Ramazan Ezgi' ye kahramanım oldun dedi. O şeydi biraz.. Ne bileyim duygusal...  Ay ağlıycam. Bana nooooluyosa! :)

    Elif bebek malumunuz uzun yoldan geldi. Ebesi de ben olduğumdan çekmiş olsa gerek ki biraz iştahlı çıktı. Annesini emdi. Sonra yine emdi. Yine... Son aldığım bilgilere göre emme konusunda ısrarlıymış hanımefendi. Emmeye ara verdiği bir anda dedik ki; nedenmiş? sadece anneyle mi ten tene temas olurmuş? Elif'in kıyafetlerini çıkarırken " yoksa, yoksa babama mı gideceğim" der gibi bakıyordu. "Evet yavrum evet babana gidiyosun duygulu çocuğum "der gibi baktım. :) Ramazan'ın göğsüne yatırdığım anda gözleri doldu ve "biz çok doğru bir şey yapmışız." dedi. Duygulu çocuğum diyodum ya hani. Döndüm bir de ona baktım durum ne diye. Babasının boynunu emmeye çalışıyor. Meğer heyecanı babayı da emilebilen bir şey sandığındanmış. Neyse evlat sonuçta. Bir de ikizler burcu. Alışın bunlara derim. :)

   Benim ödülüm mü? Sadece bir cümleye sığacak kadar net! : "iyi ki vardın Serap."
Ya da tatlıydı ödülüm. Bak şimdi tam şaapamadım :)





   Bir başka güzel doğum macerasında görüşmek üzere, doğum yolculuğuna başlamış her anne babayı selamlıyor ve tüm babaların babalar gününü kutluyorum. En çok da Ramazan' ın... :)

          Sevgilerimle :)
        Ebe Serap Sağır
         05422199144
 serapsagir86@gmail.com