doğumda ebe desteği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Büşra' nın anne-bebek dostu sezaryen hikayesi


Her bir doğum ayrı heyecan, ayrı mutluluk. İşimle ilgili kiminle konuşsam "ne güzel mesleğin var" lafını duyuyorum. Sadece benden dinledikleri bir kaç cümle ile bile yüzlerinde gülümsemeler oluşuyor. Gerçekten de orada olmak, bir bebeğin elinden tutup yardım eder gibi annesi ile el ele tutuşmak, yüzünde endişe gördüğünde onu rahatlatmak, bir babanın bebeğinin doğumunda aktif rol almasına yardımcı olmak ve tüm bunların sonunda o muhteşem buluşmanın bir parçası olma duygusu tarif edilemez. Yine de dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım sizlere.:)

Minik Feyza'nın ailesi ile o annesinin karnında 28. haftalıkken tanıştık. Doktorları Şule Selman benimle tanışmaları için yönlendirmiş ve bireysel eğitim yapmak üzere evlerinde buluşmuştuk. Bir gün süren eğitimde kafalarında artık soru işareti kalmamıştı. Doğum ekibine güvenleri tamdı ve bebeğimiz gelmeye karar verdiğinde tekrar buluşmak üzere evime döndüm.

39. haftanın sonunda doktor muayenesine gittiklerinde nst de ufak ufak dalgalanmalar başlamıştı. Bebeğimiz gelmek üzere hazırlığını yapıyordu yani. 10 dakikada bir gelen düzenli dalgalar göründüğü için evde süreci izlemek üzere yanlarına gittim. Büşra oldukça rahattı. Bu arada minyon bir anne ve ultrasona göre dört kiloya yakın bir bebiş var elimizde. :) Karın dışarıya doğru sivri ve bebeğimiz kanala yerleşmekte zorluk çekiyordu. Aslında doğumunu başlatmak istiyor ancak mümkün olamıyordu. Dalgalar düzensiz olarak ilerleyince daha zamanımız var demek ki diye düşündük ve doktorumuzun da izniyle Feyza'yı biraz daha annesiyle baş başa bırakarak döndüm.

Bir kaç gün sonra artık 40. haftayı geçtikleri için daha sık doktor muayenesi gerekiyordu ve bu sefer gittiklerinde doğum dalgaları hafif hafif başlamıştı. Bir iki saat içinde hastanede buluştuk. Gittiğimde anne ve babamız beni çok sakince karşıladılar. Tabi ki bebekleri ile kavuşacakları anın heyecanı da vardı. Odayı daha karanlık hale getirip gevşeme çalışmaları yapmaya başladık. Dalgalar 10 dakikada bir geliyordu ve Büşra dalgaları hissetmenin çok keyifli olduğunu anlatıyordu. Bu sırada babamız kızının prenses yatağını hazırladı. Cibinliği olmayan prenses olmaz sonuçta.

Böylece bir kaç saat geçirdik, dalgaların arası zamanla biraz daha kısaldı. Masajlar, gevşemeler, imgelemelerle minik Feyza'yı çağırdık. İstediğin zaman istediğin şekilde gel dedik. Önce yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Şule hanım geldiğinde muayene etti ve uzun süre geçmesine rağmen açıklık çok azdı. Doğumun olabilmesi için bebeğin pelvisten geçerek rahim ağzına baskı yapması gerekir. Anne ve bebek arasında baş pelvis uygunsuzluğu olduğu için bizim kızımız bunları ne kadar denese de doğumumuz ilerlemedi. Böyle durumlar için hayat kurtaran sezaryen operasyonuna karar verildi. Doğumu için Feyza'ya zaman verdiğimiz ve üzerimize düşen her şeyi denediğimiz için biz doğum ekibinin de, ailemizin de içi çok rahattı. Bu sırada ameliyathane ekibi anne-bebek dostu sezaryen için hazırlıklarına başladı.

Yaklaşık yarım saat sonra ameliyathaneye geçtik. Önce Büşra'nın epidural anestezisi yapıldı. Ardından diğer hazırlıklar. Ameliyathaneler biraz soğuk olmak zorundadırlar ama biz bebeğimiz için bir iki derece daha ısıyı arttırdık. Doğduktan sonra bebeği anne göğsü ile buluşturmak için anne bulgularını izleyen probların sırt kısmına yapıştırılmasını sağladık.

Ameliyat başlarken babamızı da hazırladık. Eşine destek olmak ve bebeği ile doğduğu anda buluşmak üzere başucuna oturdu. Minik Feyza dünyaya gelir gelmez spot ışıklarına maruz kalmasın diye ameliyat ışıkları çevirildi. Loş ortama sakince geldi. Göbek kordonu atımı durana kadar kesilmedi. Sonrasında da hooop ebe kucağına. :) Benimkinden daha çok ihtiyacı olan anne kucağına bir an önce kavuşsun diye doktor muayenesi de 1 dakika sürdü. Ordan hemen annesinin güvenli göğsüne yattı. Babası da elini sırtına koydu. Ameliyat bitene kadar bir arada kaldılar. Bu kadar tıbbi bir ortamda bile böyle mutlulukla dolu bir ana şahit olmak. O ailenin içimiz çok rahat demesi dünyalara bedel. Üçü sevgi çemberlerini oluşturdular. Biz de tanık olduk. :) Zaman böylece geçti, Feyza annesinin kokusuyla uyudu kaldı.

Nihayetinde ameliyat tamamlandı. Büşra'yı hazırlayacakları sırada ben de bebeğin bakımlarını yapmak üzere aldım ve abartmıyorum sadece 5 dakikamı aldı. Babası da benimle birlikte geldi. Bittiğinde asansöre bindirilen annemize yetiştik.  Odaya geçtiğimizde içerideki odada Büşra'yı hazırlıyorlardı. Biz de dışarıdaki odada baba ile ten tene temas yaptırdık. İtiraf ediyorum bu kısmı çok seviyorum. Bebeklerin babalarına verdikleri tepkiler öyle güzel ki. Bir kaç dakika sonra içeriye geçtik ve emzirme faslı başladı. Bu arada akrabalar dışarıda saygı ve sabırla beklediler. Çok meraklandılar, heyecanlandılar ama dokuz ay bekledik, biraz daha bekleriz dediler. Böylece anne,baba ve bebeğimizi çekirdek aile olmak üzere baş başa bıraktık. Daha sonra kapıları geniş aileye açtık. Feyza herkesle teker teker tanıştı.

Bir aile daha doğum travmasız, mutlu biçimde doğumunu tamamladı. Normal doğum planlanırken sezaryene dönmesine değil anne ve bebeğin en sağlıklı kavuşmasına odaklandılar. Doğum için çalıştılar. Zaman ayırıp eğitimlerini aldılar. En sonunda da doğum şekilleri ne olursa olsun üzerlerine düşen her şeyi yapmanın verdiği huzurla içimiz çok rahat dediler. Biz de mecburi yapılan sezaryeni onlar için en güzel hale getirebilmenin mutluluğunu bir kaç gün daha yaşadık. :)

Tabi ki Şule Selman'ın ellerine sağlık. Birlikte çalışmak ne büyük keyif. :)

                                                                                 Sevgilerimle...

                                                                               Ebe Serap Sağır

Facebook sayfamı takip için tıklayınız

instagram takibi için tıklayınız




Pardon doktor! Ben bir tane ağrısız, hareketsiz,hızlı,sağlıklı doğal doğum alabilir miyim?








-"Pardon doktor! Ben bir tane ağrısız, hareketsiz, hızlı, sağlıklı, kalabalık bir parti havasında böööyle muhteşem bir doğum alabilir miyim? "

="Öncelikle müessesemize hoş geldiniz hanım efendi."

-"Hoş bulduk. Yalnız ben doğumda epizyotomi ( vajinal kesi ) istemiyorum. Onu unutmayın olur mu? Ağrı da istemiyorum. Epidural takın, iğnesi de acıtmasın. Öyle ağrı kesiciler olsun kiiii, hiç bir şey hissetmeyeyim. Üzerine biraz da pof poflanma katabilirseniz çok iyi olur. "

="Hay hay efendim. Anestezi doktoruuuuu bir epidural çek ablama. "

-" Bu arada bebekte asla sorun olmamalı. Yoğun bakıma falan giderse burayı ayağa kaldırırım, para falan da ödemem bilmiş ol."

=" Elimizden geleni yapacağız efendim."

-" Bir de doğum çok doğal olsun istiyorum. Verdiğiniz ilaçlar organik tarlalarda yetişiyor değil mi?"

="Tabi tabi, günlük taze bunlar. Alplerden geliyor. Di mi Alp? ( eczacı :) bu espriyi yapmasaydım çatlardım. )

-" Peki tam hangi gün olur bu doğum? Bizim biraz acelemiz var da. Çabuk yaptırabilir misiniz?

="Ablam öyle istiyorsa eğer icabında suni sancı verir, bugün doğurturum. Sen hiç merak etme. "

-"Ben suni sancı istemiyorum yalnız. Doğal doğurtun. Parası neyse veririm. Bu arada gün vermediniz hala. Bebek için süsleme malzemeleri hazırlanıyor. Tarih basılacak üzerlerine. Bir de bebek net olarak kaç kilo doğacak? Padişah kıyafeti diktiriyoruz da. Pahalı, üstüne tam olsun ki ziyan olmasın. Yavrum her şeyin en iyisine layık. "

=" Öyleyse ben ablama sezaryen vereyim. Köyden dün geldi. Senden önce 15 ablama daha verdim.  Gelirsin sabahtan, süslersin padişah odasını. Fotografçını da alırsın, makyajını da yaparsın, bu sezonun trend loğusa saç modellerinden de yaptırırsın. Doğuma gülümseyerek gidersin. Hem bebeği de seni de hiç uğraştırmayız. Uyuyup uyanınca alırsın kucağına. Bebeği de güzelce temizler getirirler. Prensesler gibi doğurursun ablam benim. "

- "Yalnız anestezi doğaldı di mi ? bebeğe falan geçmiyor yani! "

=" Yok ablam doğal, Alpler dedik ya."

-" Ayyy harika oldu bu. Biz günümüzü alalım. Çok güzel bir doğum olcak. Padişahım için her şeyin en iyisini yapıyorum. Doktorcum inanır mısın? Yogaya falan gittim ben. Ceviz yedim. Sezaryenimizi de doğal doğal oldukmu her şey tamamdır. Hadi görüşürüz. "

..................................................................................................................................................................


      Yine sinir bozucuyum değil mi? Düzgün düzgün anlatsana  ebe!


      Kusura bakmayın, yukarıdaki hikaye ironilerle dolu ama bir o kadar da gerçeğe yakın. Bir takım önemli noktaların üzerinden geçmemiz gerekiyor.


     1. Bir aile için en önemli şeylerden biri doğum tercihlerini yapmaktır. Doğum tercihi yapmak demek bir garsona sipariş verir gibi isteklerde bulunmak demek değildir. Bilinçli doğum tercihleriyle gitmez de akla yatkın olmayan isteklerle giderseniz ne kendinize ne de doktorunuza yardım edemezsiniz.

,

    2. Doğum tercihlerinizi yapmadan önce doğuma hazırlık eğitimi almak şart. Neyi tercih edeceğinizi bilmelisiniz. Yalnız bu eğitimi almadan önce eğitimin felsefesini ve içeriğini araştırın. Bu kurslar ne fanatikçe doğal doğum diye bağırmalı, ne de sisteme hazırlık niteliğinde olmamalıdır. Özellikle özel hastanelerin kurslarına katılmadan önce iyi araştırın.


    3. Bugün, geçen yıl kursuma gelmiş bir anne ile görüştüm. Bana "Serap ilk anlattığında bunlarla uğraşmak hep para diye düşündüm. Ama sonra sen evlenirken kaç para harcadınız diye sorunca ayıldım". Dedi. Yani düğün çok önemli elbette ama bebeğiniz doğarken yaşayacakları ömür boyu onunla kalacak. Ona güzel bir doğum verin. Bebek ne yapsın padişah kıyafetini annesinin göğsüne ten temasını yapmadıktan sonra.

   4. Etrafınızda harika nitelikler kazanmış bir sürü ebe, doula ve doğum psikoloğu var. Hepimiz aşkla yapıyoruz işimizi. Her gün kendimize ne katabiliriz diye bakıyoruz. Yeni çıkan her eğitime koşuyoruz. Bunların hepsi sizin için. İsteyen her kadının yanındayız. Epidurali tıbbi durum olmadıkça tercih etmeyin. Bizi tercih edin. Çok doğalız :)

 5. Doğumunuzla ilgili sorumluluk alın. Doktor da ebe de sizin doğumdaki yardımcılarınızdır. Doğum anne, bebek ve babanın aile olarak birlikte yapacağı bir eylemdir. Gebeliğinizde ve öncesinde ne ekerseniz doğumda onu biçersiniz. Ne düşünürseniz onu çağırırsınız. Doğum tercihlerinizi yapmakla işler bitmiyor. Kursta öğrendiğiniz nefes ve gevşeme egzersizlerini uygulamanız gerekir. Bunlar aslında yaşam boyu yapılması gereken şeyler ama doğuma hazırlanırken yapılması elzemdir.

 6.  Doğuma hazırlık kursları korkularınızı giderir. Gidermediği noktalarda tespit etmenize yardımcı olur ve böylece doğum  öncesi travmalarınızı doğum psikologları ile çalışıp, bebeğinizi sakin bir akıl, sağlıklı psikoloji ile karşılayabilirsiniz. Korkusuz doğumlar en kolay doğumlardır. Doğumdan önce korkularınıza çalışın.


  7. Bir hamile yogası eğitmeni olarak, tabi ki yogayı her gebeye tavsiye ediyorum. Yogaya gelen her gebe illa ki şifalanır. Yalnız sadece yoga yapmak yetmez. Nefesiniz düzenlenir, kaslarınız esner ve güçlenir, aklınız berraklaşır, bebeğinizle iletişim kurarsınız, gebeliğinizi kolay geçirirsiniz. Ben yoga yaptım nasılsa doğal doğuma hazırım derseniz 1. maddeden başlayarak tekrar okuyun derim. Doğum bir ekip işidir ve ister evde ister hastanede olsun, kendinize uygun doğum ekibini bulun, doğumda kimlerle olmak istediğinizi ölçün tartın.


  8. Bunların hiç biri için maddiyatı öne koymayın nolur. Ben de isterim ki, sağlık bakanlığı böyle çalışsın. Tüm gebelere bu hizmetler ücretsiz verilsin. Umuyorum ki tüm bunlar gelecekte olacaktır. Şu anda koşulları uygun hale getirebilmek  için çok uğraşıyoruz. Yine söylüyorum, bebek kıyafetlerle, süslerle, oyuncaklarla, çocuk odasıyla, fotograflarla, süslü yataklarla ilgilenmez. Bebek huzur ister, dünyaya yumuşak geçiş ister, sakinlik , sessizlik ister, ailesini ister, mutlu bir anne ister, doğar doğmaz meme ister, annesiyle kalmak ister. Diğerlerini isteyen biri varsa o da bizlerizdir. Bebeğiniz en iyilerine layıksa, saydıklarımı ona verin. Lütfen...

9.Hiç bir sorumluluk almadan, doktorunuza sadece bir takım isteklerle gidip, ondan yaşam garantisi beklerseniz müdahaleli ya da sezaryen doğum kaçınılmaz olur. Ülkemizde sağlık çalışanları çok önemli yasal sorumluluklar altında. Eğer doğumunuzla ilgili sorumluluk alır, görevlerinizi yerine getirirseniz doktor da ebe de sizin yanınızda güvenle durur. Parasını veriyorum, doğurtsunlar derseniz geçmiş olsun. Doğumunuzda aktif rol alın. Bu bir ekip işi.

 Yazımda sürç-i lisan ettimse affola.Amacım sadece faydalı olabilmek. Tüm anneleri ve anne adaylarını sevgi ile kucaklıyorum. Babalara da selam olsun. :)

                                                                              Ebe Serap Sağır

                                                         Doğuma hazırlık eğiticisi, Hamile yogası eğitmeni

                                                                         Hamile masaj terapisti

Beni Facebook Ebe Serap Sağır adresimden takip etmek için tıklayınız

G-ebe grubumuza katılmak isterseniz tıklayınız

İnstagram takibi için tıklayınız





Merve'nin doğal doğum hikayesi...

   

       
  Merve ile 35. haftasında tanıştık. O zamana kadar doğuma hazırlık eğitimini almış, doktor ve doğum ile ilgili tercihlerini yapmıştı. Hemen buluşup bir şeyler içerek sohbet ettik. O gün bebeğinin doğumu için ne kadar heyecanlı olduğunu gördüm. Ardından bana aklında kalan her şeyi sordu. Doğumda izleyeceğimiz yolu konuştuk ve o güzel günde görüşmek üzere birbirimizi uğurladık...

         38. haftasında Doktor Şule Bilgiç Selman ile olan rutin muayenesine gitmiş. O da nesiydi? Kendi bile fark etmeden rahim açıklığı 6 cm olmuş. Şule hanım beni arayıp " yavaş yavaş hastanede buluşun, çalışmalarınıza başlayın" demişti. O sırada aynı heyecanlı konuşmayı Merve ile de yaptık. :)
Bir saat içerisinde hastanede buluştuk. Kocaman gülümsemesiyle bana doğru geldi. Odamıza yerleştik. İşlemler yapıldıktan sonra hemen aktif doğum pozisyonlarıyla işe başladık, bu pozisyonlar sayesinde bebeğimiz kolayca yol aldı.Odamızda pilates topu dahi vardı. :) Olumlamalar,gevşeme, imgeleme,masaj, refleksoloji, nefes çalışmaları Merveyi gevşeterek hem ağrı algısını değiştirdi, hem de bebeğin dünyaya yumuşakça gelmesine yardım etti. Aynı zamanda Merve sürekli bebeği ile konuştu, çağırdı...

         Bir noktada doğum yavaşlayınca işin içerisine psikolojinin girdiğini anlamamız zor olmadı.  Doğum Psikologlarımızdan Reyhan Çakmak Yeşilova bize telefonda  tavsiyelerde bulundu. Çok uzun süre geçmeden bebeğimiz artık hazırım demeye başladı ve hep birlikte doğumhaneye çıktık. Ama ne çıkış... :)

         Doğumhane iki kat yukarıdaydı ve doktorumuzun tavsiyesi ile merdivenlerden çıktık. Merdiven çıkmak, pelvise çok farklı açılar kazandırdığı için doğuma +1 puan daha kazandırdı. Merve aktif doğum pozisyonlarına orada da devam etti. Ortamda onu rahatsız edecek ışık, gürültü gibi şeyleri minimuma indirdik. 

        Yavaş yavaş bebeği göğsüne almaya hazırdı.Şule hanımın yönlendirmeleri, duaları, Ikınma teknikleri ve biraz da destekle minik Ayşe Bilge annesinin güvenli rahminden, güvenli göğsüne geçiş yaptı. Kordonu geç klemplendi. Böylece plesentadaki fazla kan bedenine geri döndü. Vajinal doğumla annesinin bakterilerini alarak doğal koruyucu florasını oluşturdu. Sonrasında annesinin göğsünü yalamaya başlayarak yine yararlı bakterileri alarak florasını güçlendirdi. Yaklaşık bek on dakika içerisinde aranmaya ve emmeye başladı. O anlarda Merve ve bebeğinin ne kadar güzel olduklarını anlatamam. Ten tene temasları tam da istediğimiz gibi oldu. Minik Ayşe Bilge kafasını kaldırıp annesine baktı. O an ilk aşklarını yaşayarak ömür boyu etkilenecek oldukları güvenli bağlanmaları gerçekleşti.

        Merve'nin bakımları yapılırken doğumhanenin diğer bölümüne babamızı aldık. Bebeği kucağıma verdiğimde göz göze bakıştılar ( abartı yok, net olarak bakıştılar ). Annemiz de hazır olduğunda baba kucağında bebeğimiz, benle el ele annemiz tekerlekli sandalyeye ihtiyaç olmadan odaya indik. Koridordaki halimiz görülmeye değerdi. Hastane havlularına sarılmış bir bebek ve baba, el ele tutuşmuş yürüyen pek de yeni doğum yapmış gibi görünmeyen bir anne ve ebe :) İnsanların anlam veremeyen bakışları arasında odaya girdik. Merve yatağına geçince miniği tekrar göğsüne yatırdık ve emmeye devam etti.

       Bebekler doğduktan sonra genellikle bebek odasına götürülür. Doğum yaptığı hastanenin eski iş yerim olması rahatlığı ile bakım malzemelerini odaya indirdim. Bebeğin boyu, kilosu, ayak izi ve aşılarını orada yaptım. Toplamda beş dakika sürmedi ve artık giydirmeliyiz dedik ve onu da hallettikten sonra bebişi anne göğsüne tekrar teslim ederek ev ziyaretinde buluşmak üzere yanlarından ayrıldım.

       
Bir kaç gün sonra evde buluştuk. Merve'yi mutlu görmek beni çok sevindirdi. Amacımız sağlıklı anne ve sağlıklı bebek ve bunun içerisinde doğum sonrası annenin mutlu olması da dahil. Bebek ve kendi ile ilgili sorularını sordu. Bir kaç pratik bilgi ve teknikle bebek bakımını kolaylaştırdığımızı düşünüyorum. Acaba doğru mu yapıyorum dediği şeylerde her anneye dedğim gibi ona da şunu dedim; sadece iç güdülerini dinle. Bebeğinin ihtiyacı olan şeyleri senden iyi kimse bilemez. Sen onun için en iyi ve en mükemmelisin...

       Yarınlarımızda her anne ve bebeğin böyle güzel doğumları olsun dilerim ki. Bu hikayeyi okuyan anne adaylarına vurgulamam gereken şey; bizler sizin serüveninizde yardım eden kişileriz. Doğum anne ve bebeğin işidir. Bunun için araştırın, eğitim alın. Doğumdan korkmayın! Korkmamak için bilinçlenin. :)

        Bu güzel hikayeyi bizlere hediye ettiği ve paylaşmak istediği için önce sevgili Merve'ye, doğumu yöneten Doktor Şule Bilgiç Selman'a ve emeği geçen diğer herkese teşekkür ediyorum. :)


                                                                                                              Serap SAĞIR

                                                                                                 Ebe, Doğuma hazırlık eğiticisi, 
                                                                                          Hamile masaj terapisti ve Yoga eğitmeni
Sosyal medyadan takip etmek isterseniz;

Facebook grup linki:  G-ebe

Facebook sayfam: ebe Serap Sağır
                                                                                 




EZGİ'NİN DOĞUMA HAZIRLIK VE DOĞUM HİKAYESİ

 
Ezgi ve Ben :)
        Aylardan Şubat, Ezgi ile bir şekilde kesişiyor yollarımız ve telefonda bana doğumda destek istediğini söylüyor. Ben de seve seve yardımcı olabileceğimi ancak doğumda birlikte hareket edebilmek, o ana kadar olan süreçte daha iyi hazırlanmak ve doğum tercihlerini belirleyebilmeleri adına doğuma hazırlık eğitimine davet ediyorum. Hemen o an aklındaki her şeyi soruyor ve kaydını gerçekleştiriyor. Eğitim tarihinde buluşmak üzere veda ediyoruz birbirimize.
 
Eğitimimizi özetleyen kolaj 
Beklenen gün gelip çatıyor. O gün kar yağışı İstanbul'u felç ettiği için eğitimi bir sonraki haftaya erteliyoruz. Bir sonraki hafta yine kar yağıyor, herkes bu eğitimi heyecanla bekliyor tabi. Ezgi ve Ramazan'da Küçükçekmece'den Nişantaşı'na yolculuğa çıkıyorlar ama ne mümkün kar izin vermiyor. Bu arada diğer katılımcılarda aynı gayret içerisinde. Her iki karlı günün de eğitim günü olan salıya denk gelmesine şaşırarak, risk alıp bir sonraki salı görüşmek üzere tekrar sözleşiyoruz. Bu uzayan süreç heves kaçırmış olabilir diye düşünürken buluştuğumuz anda daha da motive ettiğini gördüm. On üç kişi olarak başladığımız eğitimimizde çok eğlendik, konuştuk, planladık ve birbirimizi çok sevdik...

       Eğitime ilk geldikleri gün doğum hakkında özel olarak konuştuk. Doktorunun doğumhaneye kimseyi almayacağını ve sadece sancı sürecinde destek istediğini belirtti. O nasıl rahat edecekse öyle olacağı konusunda anlaştık. Eğitimden sonra iletişimimizi hiç koparmadık. Diğer arkadaşlarımızla birlikte ebe-gebe buluşması, ev ziyareti, o ev ziyaretinde Ezgi'nin annesinin memleketten gönderdiği güzel yemekleri gebecimizin şeker problemi ve babacımızın diyette olmasını fırsat bilerek boool bool yemem gibi bir sürü güzel zaman geçirdik.

    Zaman akıp giderken çekirdek aile tercihlerini belirlemeye başlamıştı bile. Mesela bebek doğduktan sonra hemen kucağına verilsin ve ten tene temas gerçekleşsin, bebek mümkünse bir süre orada kalsın istiyorlardı. Anne- baba, çocuk psikoloğu olarak anlattıklarımı kendi bilimsel bakış açılarıyla değerlendirmiş ve ilk bağlanmanın öneminin farkında olarak ilerliyorlardı doğum yolculuklarına... Bunun yanında bir çok doğum tercihleri vardı. İlk olarak doktorlarına ten tene temastan bahsetmişler ve eğer böyle bir şey istiyorsanız belge imzalayacaksınız. Ben sorumluluk alamam yanıtını almışlar. Ezgi bana durumu anlattığında kendisini bebeğin yerine koyup düşünmesini istedim. Anne rahmindesin. Mükemmel biçimde korunuyorsun ve ortam çok huzurlu. Sonra bir gün bir şeyler oluyor ve başka bir dünyaya geçiyorsun. Orada gitmek istediğin yer tanımadığın insanların elinde, bir müdahale masasında olmak ve işlemler mi? yoksa annenin sıcak ve güvenli kucağı mı olurdu? Cevabı yazmıyorum. Bence net...
 
      Bir süre sonra Ezgi bana doktor değiştirmek istediğini ve Dr. Şule Bilgiç Selman' a gitmek isteğini söyledi. Çok sevindim çünkü bakış açılarımız aynı. Tüm tercihlerine izin verecek ve destekleyecekti. İşin sadece doktorda ve ebede bitmediğini bilen Ezgi ve Ramazan eğitimde aldıkları bilgilerle hazırlıklarına devam ettiler. Nefes çalışmaları, gevşeme teknikleri, masaj... O güne sevgi ve disiplinle hazırlandilar. Ezgi gösterdiğim ufak tefek yoga egzersizlerini düzenli olarak yaptı. Yürüyüşlere çıktı. Aklına takılan her şeyi sordu ve eşinin de desteğiyle hep güvende hissetti. Bu arada doktor değiştirirken kendisine nedenlerini bir bir anlatarak sevgiyle vedalaştı.
 
Bizi ele veren fotoğraf
      Bir gün doktor muayenesine gittiklerinde karşılaştık. Yukarıdaki anlattıklarım olurken fazla kaynaştığımızdan ordan çıkıp hemen karşımızdaki   <3 muhallebiciye  <3 atıyoruz kendimizi. Ezgi bi topçuk dondurma, ben ve Ramazan Allah ne verdiyse yerken bir de utanmadan selfie çekip facebooka koyuyoruz. Eee gebe diyette. :) Kaçamağımız sosyal medyada doktorumuza yakalanmakla komik bir hal alıyor. Sule hanım ekmek yiyen insan görmüş Canan Karatay gibi azarlıyor bizi. :) Bir daha yapar mıyız? Yapmayııııııııııııız. :)
 
      Bu şekilde saatler günleri, günler haftaları kovalarken Ezgi 39. haftasına giriyor. Tabi bööyle uzun boyu ve top göbekli manken fiziği biraz canımı sıksa da kıskançlığımı fazla belli etmemeye çalışaraktan bekliyorum :) Var böyle kadınlar. Göbekte çatlak yok falan. İnsan hayret ediyor sayın seyirciler! Yalancı gebelik mi acaba? :) diye düşündüğüm sıralarda Ezgi' nin nişanı geliyor!!!

    Telefonda konuşuyoruz ki, onlar zaten sıralamanın nasıl geliştiğini eğitimde iyice kavradıklarından günlük hayatlarına devam ediyorlar. Tabi bu heyecanla torun bekleyen anneanne için geçerli bir durum değil. Ezgi annesine nişanım geldi dediğinde annesi çabucak yan odaya geçip kıyafetlerini hazırlamaya başlamış. Ezgi zamanının olduğunu söyleyince orada hazır hali ile bırakıp benim de geldiğim süreçte bize annelik yapmaya devam etmişti. :)

 


Ramazan'dan bana makat geliş muhallebisi :)
Ertesi gün Ezgi ufak ufak dalgalarının başladığını haber veriyor. Ben hazırlık dalgaları olduğunu biliyorum ama içimiz rahat etsin diye alıp doğum bohçamı yollara düşüyorum. Eve gittiğimde bir de bakıyorum ki ne göreyim!!! Bebek doğmak üzere!!! Şaka şaka, doğum falan yok. Düşündüğüm gibi daha vakit var. E benim de vaktim var diyerek kuruyorum çadırımı bu erkenci ikilinin evine. Hem neden geri dönecekmişim ki? Yemekler çok güzel, arkadaşlar çok eğlenceli, yani ortam bi harika dostum :).

     Bilen bilir. Ben çok yemek yerim. Bütçesini düşünen beni erkenden doğuma çağırmaz. Bu arkadaşlar bir hata yaptılar ve bedeli ağır oldu. Evet evet hem de çok ağır. Ama faydaları olmadı mı? Tabi ki oldu. Ezgi sürekli bir şeyler getirip götürmekten aktif olmak durumunda kaldı. Aktif doğum dediğimiz şeyi siz ne sanmıştınız pardon? :) Gülmeli komiklikli bir gün geçirdik birlikte. Ortamımız hep pozitif, hep neşeliydi...

 

Oraya gittiğimde beni bir sürpriz bekliyordu. Ramazan deriden üçümüze de güç yüzükleri yapmıştı. İkisininkinin dikiş yerleri x şeklinde benimkinin ise = şeklindeydi. Kısmetim kapanmasın diyeymiş. Ayrıntılarınızda boğulayım sizin e mi! :)
     Dedim ki; doğum yapmıyorsan ben gidip yoga dersi vereceğim. Zaten anneannemizin bile hevesi kaçmış ben o zaman kıyafetlerimi kaldırayım demişti. :) Geleneksel olarak gebelerim parşembe günleri doğum yapmayı tercih ederler ve o gün mutlaka yoga dersim iptal olur. Ezgi de bu düzeni bozmak istememişti. Hem nasıl isteyebilirdi ki insan? Perşembeleri doğum yapmak çok güzel oluyormuştu... Gece 4 gibi başlamış ufak ufak dalgalar. Ebe uyuyor... Uyandırmamışlar.




     Bu arada Ezgi' nin ilginç kurgulu rüyalarından hiç bahsetmedim. Ramazan'ın babannesi ebeymişte ben gitmiyomuşum da o doğurtuyormuş. Bir başkasında hastaneye gidiyolarmışta ebem nerde ben ebemsiz doğurmam diyip doğurmuyormuş. Nitekim doğum başlamadan eve gelen ebenin verdiği rahatlıkla sabah 8'e kadar dalgaları karşılamışlar. 9 ' a doğru Ramazan kalkıp işe gidiyor. Adamdaki rahatlığa bakar mısınız? Karısı doğum yapıyor ve o kalkıp işe gi-di-yor!

 
      Gitcek tabi ki. Çünkü henüz doğumun başlarında olduğumuzun ve ilerlemenin zamanla olacağının farkında. Doğumda zamana saygının ne kadar önemli olduğunu bilse de kalbinin pır pır olduğunu bilmiyoruz sanma Elif'in babası. :) Onu habersiz bırakmayarak başlıyoruz Ezgi'yle çalışmalarımıza. Önce muayene ediyorum ve açıklığının 2,5 cm olduğunu anlıyoruz. Pilates topumuz tüm ihtişamıyla salonda duruyor. Ezgi topu görünce bi seviniyo bi seviniyo!
Dur diyorum. Şimdi doğum yapacaksın. Oyun zamanı değil. :) Önce kendini topun üzerine sarılarak bırakıyor. Fonda İbrahim Tatlıses başlıyoruz endorfin masajına. Fondaki meditasyon müziği de olabilir net hatırlamıyorum. Gevşeme çalışmaları, olumlamalar, nefes egzersizleri... Ezgi o kadar uyumlu ki, uyarmama gerek bile kalmıyor. Hazırlık o kadar iyi yapılmış ki, süreç su gibi akıp gidiyor. Aktif doğum pozisyonlarını bir bir uyguluyoruz ve bu sefer gerçekten çay getir götürü yaptırmıyorum.:) Bir kaç saat sonraki muayene bulgumuz 4,5 cm. Doktorumuzla iletişime geçiyoruz ve artık hastaneye gitmek üzere bağımsız baba adayı Ramazan'a haber veriyoruz. Veeeeee yoldayız!
Ezgi yüzüğünü Şule hanıma devrettikten sonra...


    Hastaneye vardığımızda Ezgi'nin 6 cm olduğunu öğreniyoruz. Her şey harika! Saatler 14.00'ı gösterirken tüm gözler Ezgi'nin üzerinde.

    Bebek kucağa verildiğinde neler olacak? Duygusal dakikalar! Baba Ramazan' ın en neşeli halleri! Az sonra bu hastanede!!! :)

    Süreç ilerlerken Ramazan her adımda Ezgi'nin yanında. Kulağına cesaret verici şeyler söylüyor. Masajlar yapıyor ve nedenini anlamadığımız biçimde sürekli telefonla ilgileniyor.( İnkar etme tüm resimlerde öylesin. Belgelerle konuşurum ben). :) O kadar güzel idare etti ki her şeyi, ifade etmek zor. Arayanlara bilgi vermek, sürece saygı duymak ve beklemek, karımı sezaryene alın diyip kurtarıcı olmaya çalışmadan ,eşinin yanında sağlam durmaktı bu babanın yaptıkları.

    Suni sancı yok, lavman yok, türlü serumlar yok, kaşları çatmak yok, omuzları kasmak yok, nefesi ihmal etmek yok, hareketsiz kalmak yok, olumsuz cümleler yok, kaygı yok, stres yok...

    Ebe var, eş desteği var, süreci destekleyen doktor ve hastane var, yeme içme özgürlüğü var, olumlama var, gevşeme var, bilinçlilik var...

    Doğumda ihtiyaç duyduğumuz her şey var, ihtiyaç duymadığımız ve süreci etkileyen hiç bir şey yoktu.

 
Ve yine selfiede iddialıyım!
  Ve artık vakit gelmişti. Elif bebek gelmeye hazır olduğunda doğumhaneye geçtik. Ezgi nefeslerine devam etti. Her dakika bebeği ona bir adım daha yaklaşırken el eleydik. Diğer elimle de kamera açmaya çalışan ben kendim doğum yapıyormuş kadar şendim. :) Şule hanım bebeğin doğumuna yardım ederken dualarını eksik etmiyordu. Anneanne ve babamız kapıda heyecan içinde. Bir kaç düzenli ıkınma sonrası Elif bebek geldi ve doğrudan annesinin göğsüne yatırıldı. Saat 16:45... O anı kameraya çektim. Şimdilerde sürekli hatırlayıp gülüyoruz. Ezgi şaşkın şaşkın bana "Seraaaaaap ama bu çok güzeeeel" diyordu. Onların aşk dolu ilk anları devam ederken göbek kordonu hala kesilmemişti...

    Bir süre sonra Ramazan ve Ezgi doğum odasında buluştular ve artık bir çocuklu çekirdek aile olmanın verdiği sarhoşluğu yaşıyolardı.Bir de Ramazan Ezgi' ye kahramanım oldun dedi. O şeydi biraz.. Ne bileyim duygusal...  Ay ağlıycam. Bana nooooluyosa! :)

    Elif bebek malumunuz uzun yoldan geldi. Ebesi de ben olduğumdan çekmiş olsa gerek ki biraz iştahlı çıktı. Annesini emdi. Sonra yine emdi. Yine... Son aldığım bilgilere göre emme konusunda ısrarlıymış hanımefendi. Emmeye ara verdiği bir anda dedik ki; nedenmiş? sadece anneyle mi ten tene temas olurmuş? Elif'in kıyafetlerini çıkarırken " yoksa, yoksa babama mı gideceğim" der gibi bakıyordu. "Evet yavrum evet babana gidiyosun duygulu çocuğum "der gibi baktım. :) Ramazan'ın göğsüne yatırdığım anda gözleri doldu ve "biz çok doğru bir şey yapmışız." dedi. Duygulu çocuğum diyodum ya hani. Döndüm bir de ona baktım durum ne diye. Babasının boynunu emmeye çalışıyor. Meğer heyecanı babayı da emilebilen bir şey sandığındanmış. Neyse evlat sonuçta. Bir de ikizler burcu. Alışın bunlara derim. :)

   Benim ödülüm mü? Sadece bir cümleye sığacak kadar net! : "iyi ki vardın Serap."
Ya da tatlıydı ödülüm. Bak şimdi tam şaapamadım :)





   Bir başka güzel doğum macerasında görüşmek üzere, doğum yolculuğuna başlamış her anne babayı selamlıyor ve tüm babaların babalar gününü kutluyorum. En çok da Ramazan' ın... :)

          Sevgilerimle :)
        Ebe Serap Sağır
         05422199144
 serapsagir86@gmail.com

 

DOGAL DOGUM PARA TUZAGI MIDIR?


  Dogal dogum... Kimilerine gore cok havali, modaya uyum saglamak icin istenilen para tuzagi, kimilerine gore de bebekleriyle bulusmak icin en saglikli yol.
   
     Ulkemiz saglik sistemine bakildiginda sigortalarimiz devlet hastanesinde dogumun tamamini ya da ozel hastanede yapilan islemlerin bir kismini karsilamakta. Secimler buyuk yogunlukta doktorunuza, hastanenize bagli. Hal boyle olunca "dogal dogum" ekstra secimler gerektiren farkli bir hizmet haline gelmis oluyor.

      Yurt disinda bu ebe hizmeti de dahil olmak uzere sigorta tarafindan karsilanirken Turkiye'de bu masraflar cepten karsilanmak durumunda. Asil ihtiyac olan lux gibi gorunurken rutin haline gelmis bir suru gereksiz is normalmis gibi sunuluyor.

     Simdi bir soru; Hamile kaldiginizi ogrendiniz. Cok mutlusunuz, ancak hic bilmediginiz yeni seyler oluyor bedeninizde. Esiniz de ayni durumda... Bir ebe ile gorusuyorsunuz. Doguma hazirlik egitimi duzenliyor ve siz de katiliyorsunuz. Bu egitimde dogumla ilgili alginizi pozitife donusurken, ayni anda bir suru yeni sey ogreniyor, esinizle birlikte ilk defa bebeginiz icin hazirlanmis oluyorsunuz. Iletisim halindesiniz, doguma kadar aklinizda ne var ne yoksa soruyor ve guvende hissediyorsunuz. Dogum yolculugunuzda bir arkadasiniz var. Doktor kontrolleriniz devam ediyor. O da sizi destekliyor ve ebenizle is birligi icerisinde. Sizde olusan olumlu olumsuz her konuda paylasimda bulunuyorlar. Bir cemberin icerisinde yolculugunuza guvenle devam ediyorsunuz. Dogum kararlariniz tamamen size ait. Onlar sadece sizin bu yolculuktaki yardimcilariniz. Ve bir sure sonra dogum aniniz geliyor. Haberlesiyorsunuz, ebeniz eve geliyor. Muayene ediyor. Eger henuz dogumun baslarindaysaniz evde vakit gecirmeye devam ediyorsunuz, guzel ve sakin bir muzik... Sadece istediginiz insanlar yaninizda ve mahremiyete saygi mevcut. Dogum dalgalari gelirken masaj, gevseme teknikleri, refleksoloji, aromaterapi gibi bir cok yontem sizi rahatlatmak icin kullaniliyor. Bebegin kalp sesleri dinleniyor. Olasi bir mudahale icin gereken her sey ebe cantasinin icinde var. Dogum biraz daha ilerlediginde hastaneye geciyorsunuz. Doktorla iletisim halinde dogum surecinize devam ediyorsunuz. Hastanede ortam sizin rahat edeceginiz sekilde ayarlaniyor. Ister guzel bir resimle, ister her gun rahatca uyudugunuz tanidik carsaflarla... Aktif dogum pozisyonlari uygulatiliyor bebeginizin daha kolay ilerleyebilmesi icin. Ve dogum ani geldiginde hala ortam cok sakin. Nefes teknikleri , imgelemelerle birlikte bebeginiz anne karnindan bu dunyaya yumusak bir gecis saglayarak kucaginiza veriliyor. Yani o guvenli ic ortamdan dis ortamdaki en guvenli yere geliyor. Karninizin uzerinde ve belki de aglamiyor bile... Kaldirip kafasini annesini ariyor. Ve goz goze geliyorsunuz. Ilk ask... Babasi siz ve miniginiz aile oluyorsunuz. O andan itibaren kendini dunyada guvende hisseden bir bebeginiz var. Hic bir gereksiz mudahale yapilmadi! Kimse annesinden uzaklastirmadi. Ilk andan itibaren sevgiyi gordu. Sizin bebeginiz bunlari hak etmiyor mu? Tabi ki ediyor. Her bebek gibi... Simdi soruyorum. Dogal dogum sosyete adeti mi? Yoksa gercekten "dogal"bir gudu mu? Hangi kadin bundan baskasini ister ki?

    Evet kabul ediyorum ki gelir gider hesaplarina uymuyor bazen bu dogum sekli.
     Evet keske sigorta karsilasa, saglik sistemi ezber bozup ezbere is yapmasa.
   
     Ben isin maddi boyutuna katilsam da bazi noktalar tezat geliyor.

_ Bebek geliyor! Bebek odasi masrafi, bir bebegin umursamayacagi markalarda turlu kiyafetler, bir dolu bebek susu , cikolatasi, bebek fotografcisi vs... Herkes bu kadarini yapmiyorsa da en dusuk sosyo ekonomik seviyedeki insanlar bile ucundan kiyisindan bu masraflara giriyorlar. Peki sgk bunlari karsiliyor mu? Hayir. Bebek bu maddi seyleri umursuyor mu ? Hayir! Bunlari sadece yetiskin insanlar umursuyor. Bebeginiz sadece SEVGI istiyor. Sevginizi hissettirmenizi ve onu yalniz birakmamanizi istiyor.

    Sistemden sikayet etmekte, sistemi degistirmekte elimizde. Dogumunuzun nasil olacagina baskalari degil siz karar verin. Dogal dogumu para tuzagi olarak goruyorsaniz talep edin, kabul ettirin ve bizimle birlikte degistirin. Yaptiginiz ufacik degisiklik bile tum insanliga hizmet eder unutmayin.

         Sevgilerimle :)
        Ebe Serap Sağır
         05422199144
 serapsagir86@gmail.com
   

CEYDA'NIN DOĞUM HİKAYESİ...

                        Bugün sizlere çok güzel bir doğum hikayesi aktarmak istiyorum. Yaklaşık 35. haftasında Dr. Şule Selman Bilgiç sayesinde buluştuk. Bebeğimiz oksiput posterior yani, ön tarafa başının arkası dönük olması gerekirken ön tarafını dönmüştü. Hemen bireysel olarak doğuma hazırlık eğitimlerimize başladık. Nefes teknikleri, imgeleme teknikleri ve gevşeme çalışmalarımızı yaptık ve birlikte çok güzel vakit geçirdik. 
                       Gebemiz benle tanıştıktan sonra çok derin bir rahatlama yaşadığını ve doğuma artık daha farklı baktığını belirtti. Çalışmalarımıza bir gün daha devam edip doğuma kadar biraz daha gevşeme çalışması yapmak istedik. Ben gideceğim diye güzel kurabiyeler pişirilmiş ama öğleden önce nişanının geldiğini, hafif hafif dalgalarının başladığını söyledi. Bir süre sonra hastanede buluştuk. 

                       Birbirimizi gördüğümüzde sarıldık ve babamız "siz daha yeni tanışmamışmıydınız? " diyerek kurduğumuz yakınlığa şaşırdı.smile ifade simgesi Sevdiği insanlar oradaydı ve hepsi heyecan içinde dua etmekteydiler. Derken nefes çalışmaları, masajlar ve gülüşmelerle vaktimizi geçiriyorduk. O yanında kime ihtiyaç duyuyorsa onunla geçiriyordu vaktini. Saygı ve mutluluk dolu idi ortam. İlk doğum ve açılma bir noktaya kadar çok güzel gitti. Doğum yaklaştıkça gebemizin biraz rahatlamaya ihtiyacı olduğunu düşünen Dr Şule hanım tam zamanında gereken müdahaleyi yapark çok düşük dozda epidural anestezi uygulattı. Bu sayede gebemiz biraz dinlendi ve ihtiyacı olan enerjiyi toplayarak doğumuna kaldığı yerden devam etti. 
                      
                     Nefesler almaya, hafif doğum dansı yapmaya devam ettik. Tam olarak doğumun içindeydi ve çok güzel çalışıyordu. Suyu henüz gelmediği için doktorumuz keseyi minik bir manevra ile açtı. Bizim güzel bebeğimiz kakasını yapmış meger! Kalp atışlarını izlemeye devam ettik. Annemizin aldığı nefesler ve yaptığımız masajlar sayesinde bebeğin durumunda hiçbir bozukluk yoktu. Artık aktif döneme girmiştik ve anne bebeğiyle çok uyumlu biçimde çalışıyordu. Yorulduğum yerlerde Şule hanım doktor olmayı bırakıp ebe oluyor ve nefes çalışmaları, pozisyon çalışmaları yaptırıyordu. Doğum anı geldiğinde ise gebemizi özgür bıraktık. İstediği pozisyonu alarak bebeğini kendine biraz daha yaklaştırdı. Bebeğinin geliş anında Şule hanım yaptığı manevralarla bebeğin kakasını yutmasını önledi. 

                  Miniğimiz doğar doğmaz annesinin göğsüne çıplak olarak verildi. Ten tene temas yaptılar. Ve tüm hayatını etkileyecek olan pozitif psikolojik sürecin temeli atıldı. Kordon 15 dk geç kesildi. Böylece plesentada kalan 80 ml kadar kan bebeğimize geri gelirken ( erişkin bir insan için 3 lt kana denk gelmektedir) akcigerleri nefes ile uyumlanana kadar bebeğimiz oksijeni plesentadan almaya devam etti. Annesinin göğsüne koyduğumuzda ise hiç ağlamadı ve çok sağlıklıydı. Onların bu güzel başlangıçlarına şahit ve yardımcı olduğum için çok şanslı hissediyorum. Nice güzel doğumlarımız, mutlu başlangıçlarımız olması dileği ile...

HAMİLE YOGASININ FAYDALARI

      

                                  





          Hamilelik bir kadının en özel dönemlerinden biridir. Bu süreçte annenin bir takım ihtiyaçları oluşur. Sağlıklı bir hamilelik dönemi ve doğum için sakin bir akla, doğru nefeslere, esnekliğe, kas gücüne, dirençli olmaya ve huzura ihtiyaç vardır. Yoganın bilinen bir çok faydası var elbet ancak, hamilelik döneminde en belirgin olan faydalarını maddeler halinde açıklamaya çalışacağım. Keyifli okumalar :)
  •  Bedendeki kaslar zorlanmadan uyarılır. Daha önce hiç çalışmamış olanlar esneklilk kazanır. Tabi ki jimnastikçi kıvamına gelmemize gerek yok ancak en azından gebelik, doğum anı ve lohusalık döneminde sizi rahatlatacak olan esnekliği kazanmış olursunuz.
  • Uyarılıp esnekleşen kaslar ve uzayan bağlar bedende masaj etkisi oluşturur.
  • Uyku problemlerini ortadan kaldırır.
  • Kan dolaşımını arttırır. Dolayısı ile bebeğe giden kan miktarı artar.Bedendeki toksinleri uzaklaştırır.
  • Derin gevşemeler sırasında beden gevşemeyi öğrenir. Doğum anında bu durumu koruyarak daha ağrısız doğum yapar.
  • Nefes çalışmaları ile konsantrasyon ve zihinsel farkındalık gelişir. Bu da anne ve bebek arasındaki iletişim köprüsünü oluşturur.
  • Akciğer kapasitesi günden güne artar.
  • Metabolizmayı düzenler.
  • Hamilelikte yaşanan bel ağrılarını azaltır. 
  • Mutluluk hormonları salgılanır
  • .Gebelikte oluşan duruş bozukluklarını engeller.
  • Gebelik bulantılarını en aza indirir.
  • Eklemlere binen yükü düzenler.
  •  Ağrıları en aza indirir.
  • Hormonal denge oluşturur.
  •  Lohusalık problemlerini en aza indirger.
  • Doğum sonrası güçlenen  kol ve sırt kasları sayesinde bebeğinize daha etkin bakım vermenizi sağlar.
  • Huzurlu bir hamileliğin sonunda karşımızda rahat ve mutlu bir anne olması, süt yapan hormonların çok daha hızlı işe koyulması demektir. 
      Siz de gebeliğinizde yoga egzersizleri yaparak bu saydığım etkileri elde edebilirsiniz.



DOĞUMDA KASLAR VE GÖREVLERİ





                 

   Rahim kasları üç tabakadan oluşur; 

        Boyuna çizgili kaslar : 

  • Bu kas grubu en üst tabakada bulunur ve bebek başının rahim ağzına baskı yapması, oksitosin hormonunun salgılanması ile çalışmaya başlar.
  • Kaslar görevlerini kısalarak ve gevşeyerek yaparlar.
  • Her dalgada ( doğum kasılması) bu uzun kaslar kısalarak bebeği aşağıya, rahim ağzına doğru iterler.
  •  Bu yeniden her yaşandığında bebek başı rahim ağzına biraz daha baskı yaparak yavaş ve nazikçe rahim ağzının açılmasını sağlar.
  • Tabi ki bunun için süreye ihtiyaç vardır. Bu yüzden önemli olan doğumun kaç saat sürdüğü değil, rahat bir doğum için ihtiyaç duyulan şartların sunulup sunulmadığıdır.
  • Çizgili kaslar doğum anında aktif olması gereken kaslardır. 
  • Merkezi sinir sisteminin parasempatik uyaranı aracılığı ile aktive olur. Bu sisteme bedenin        rahatlama odası da denmektedir
  • .Sakin ve huzurlu olduğumuzda, örneğin güzel bir müzik eşliğinde dinlendiğinizde, spor, yoga gibi faaliyetler yaptığınızda, nefes çalışmalarından sonra vb.. parasempatik sistem devrededir. 
  • Hormonu endorfindir. ( endorfinle ilgili bilgiyi doğumun hormonları konusunda belirteceğim)              

            Dairesel kaslar:


  • Bu kas grubu rahmi enine sarar.
  • Rahmin en alt tabakasıdır.
  • Doğum anında pasif olması gerekmektedir.
  • Görevi gerektiğinde kasılarak doğumu durdurmak ve doğum bittiğinde rahmin küçülüp eski boyutuna gelmesini sağlar. 
  • Eğer doğum anında aktif olursa bebeği rahim dışına iten çizgili kaslarla çatışır. Ve bu görevin yapılmasını engeller. 
  • Merkezi sinir sisteminin ikinci uyaranı olan sempatik sistem tarafından yönetilir.
  • Sempatik sistem acil durumlarda aktive olur. Stres ve korku anında maksimum çalışır. 
  • Hormonu adrenalindir. Doğum anında yaşanılan korku, kaygı, kontrolcülük gibi duygular sempatik sistemi aktive ederek kasların doğal görevlerini yapmasını engeller.
   

          Her yöne yayılan karışık kaslar:

  • Rahmin orta tabakasında bulunan, her yöne yayılmış ve iç içe girmiş kaslardır. 
  • Görevi kasılarak damarları büzmek ve kanamayı durdurmaktır.
  • Doğum anında pasif olması gereken kaslardır. 
  • Doğumda aktif olursa rahme ve plesentaya kan akışı yavaşlar. Bebeğe giden oksijen oranı azalır. Doğum ağrısı artar.
  • Bu kas grubunun da uyaranı sempatik sistemdir. 
 Önemli olan nokta doğumda gevşek kalabilmektir. Korku ve stres doğumdan önce bilgilenerek, yoga, gevşeme ve nefes çalışmaları yapılarak ortadan kaldırılması mümkün durumlardır. Doğuma hazırlık eğitimleri bu noktada çok önemli ve gereklidir. 
          Doğum bekleyen tüm annelere sevgilerimle...



BEN KİMİM?



       1986 yılının ekim ayında, öğretmen bir baba ve esnaf bir annenin kızı olarak Adapazarı'nın bir köyünde dünyaya geldim. Bir kaç yıl sonra İstanbul'a yerleştik. Burada büyüdüm. Beni yoran ama bir o kadar da kendine bağlayan bu şehir memleketim oldu.
     
       Annemin anlattığına göre doğumum köydeki lojman evimizde olmuş. O sıralarda orada görev yapmakta olan ebem aynı zamanda annemin arkadaşıymış. Köyde doğum olduğu zaman eşi ve iki çocuğuyla birlikte gider ve o doğumdayken ailesi arabada beklermiş. Şimdi düşününce kendisini minnetle anıyorum. İyi ki, beni karşılamış. İyi ki, bana ilk ebelik eğitimimi o anda vermiş. Yani en iyi ebe arkadaş olabilenmiş...

      Plansız gebelik gibi bir şekilde kendimi ebelik bölümünde okurken buldum. Zamanla çok sevdim bir o kadar güzel hayaller kurdum mezun olduğumda yapacağım işle ilgili... Öğrenciliğimin ikinci yılında doğum stajı yapmak için gittiğim hastanede 18 yaşında bir gebe gördüm. Büyük bir odada yalnız başına doğum sancısı çekiyordu. Sancı çekmek kelimesinin hoş olmadığının farkındayım, ama o tam anlamıyla bunu yaşıyordu. İlk defa bulunduğum bu ortamda şaşkındım ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Yanına gittim, bir kaç soru sordum. Beni görünce o kadar mutlu oldu ki anlatmam mümkün değil. Elimi tuttu, yardım istedi. O an aklıma gelen tek şey onu sakinleştirmekti. Bir kadının böyle bir anda nasıl bu kadar yalnız bırakıldığına şaşırmıştım. "Eşimi arar mısın?" dedi. Aradım, konuştular. Böylece bir gün geçerken camın ardından bana gülen ebeleri gördüm. Çok utandım, yanlış bir şey yaptığımı düşündüm. Daha sonra eğitimim bitene kadar bir daha bu şekilde yaklaşmadım gebelere. Sert olmak ve dediğini yaptırtmak, tıbbi şeyler dışında fazla yüz göz olmamaktı demek ki ebelik...
 
     2005 yılında mezun olduktan sonra çok sevdiğim, her gördüğümde ilk defa görüyormuşcasına sevindiğim bebeklerle çalışmak istediğime karar verdim. Uzun süre bebek yoğun bakım hemşireliği yaptım. Sonra iki yıl Çapa Tıp Fak. çocuk yoğun bakımda çalıştım. Bebekler ve çocuklar hakkında bu süreçte harika bilgiler edinsem de aklımda hep neden bu kadar hasta çocuk var sorusunu taşıdım.

      Ülkemiz şartları malum... Öyleyse devlet memurluğu iyidir diyerek 2011 yılında 657'ye tabii devlet memuru olarak bir toplum sağlığı merkezinde, ardından da bir sağlık ocağında işe başladım. Yıllarca sahada aktif olarak çalıştıktan sonra evrak işleri veren, tabiri caiz ise ebelik değil de sekreterlik yaptıran sistemle ilişkimi bir yıl sonra istifa ederek bitirdim.

       Tüm bunlar olurken bedensel rahatsızlıklar hissetmeye başladım. Dayanılmaz ağrılar yaşadım. Yogaya başladım. Nefes almayı öğrendim. Bedensel farkındalığım artarken, zihnimde yeni güzellikler oluşmaya başladı. Hiç bir ilacın, doktorun veremediği faydayı yoga vermişti. Demek ki, iyileşme ancak içten olabiliyormuş. Sen kalpte bir şeyler değiştirmedikçe dışarıdan müdahaleler yarım kalıyormuş... Tüm bunları benimseyerek bu yolculuğa karar veren başkalarına da yardım ederim düşüncesiyle yoga eğitmeni oldum.

       Hamilelerle yaptığımız yoga seanslarında hem huzurlu bir gebelik yaşanmasına yardım ettiğim için, hem de yaşama yeni başlayacak olan bebeğe türlü faydalar sağlandığı için, ebe olarak bunun attığım en doğru adımlardan biri olduğuna inanıyorum.

        Bir taraftan da mesleğimi düşünmeye başladım. Neden böyle? neden bütünsel değil? ve ben neden sadece sunulanı yapmak zorundayım? derken yurt dışında ebelik uygulamaları hakkında bilgi sahibi oldum. Ebe doğumda birebir destekmiş! Alternatif tıp uygulamalarını bilenmiş! Doğaya güvenen ve sadece yardım edenmiş!!! Ne duruyorsun Serap! :) Bir arkadaşım aracılığı ile Türkiye'deki en iyi masaj eğitmeni ve doğal tedavi uzmanı olan ( bu konu tartışılmaz bile bence :) ) Tatjana Rottenberg'den bağ doku, klasik masaj, refleksoloji, tetik nokta eğitimlerini aldım ve bir sonraki yıl da asistanlığını yaptım. Kendisinden sadece masaj değil bir çok şey öğrendim. İyi ki var...

      Tüm bu bilgiler tamam ama ya ailelerin eğitilmesi? Nasıl bir yol izlenir? Ne gerekir? yine aklımda sorular uçuşurken İstanbul Doğum Akademisi Doğuma Hazırlık Eğiticiliği Ve Doulalık Eğitimini aldım. Bu eğitimde Lamaze, Hypnobirthing, Aktif Doğum yöntemlerini öğrendim.

      Verdiğim  eğitimler ve girdiğim doğumların sonunda artık hep iyi ki diyorum.

      İyi ki ebe olmuşum!

      İyi ki arayışta olmuş ve ne lazımsa bulmuşum!

      İyi ki yoga ile buluşmuşum!

      İyi ki masaj öğrenip dokunmanın mucizevi etkilerini görmüşüm!

      İyi ki bebekleri çocukluğumdan beri sevmiş ve hayatlarını bu kadar çok önemsemişim!

      İyi ki değişimden hiç korkmamışım!

      Ve iyi ki hayatıma giren herkes beni bulmuş, büyütmüş, öğretmiş, sevmiş, üzmüş, geliştirmiş sonunda Serap Ebe yapmış :)

      Herkese Teşekkürler...

      Sevgilerimle, Serap SAĞIR
     
Doğuma Hazırlık Eğiticisi ve Doula, Masaj terapisti ve Yoga Eğitmeni

   Tel:05422199144